DERRBİLERİ KURTARMAK

Önümüzde yeni bir derbi var.

Gerçek derbi.
Aynı şehrin iki takımı,

“gazozuna” sayılan bir maça çıkacaklar.
Yenen de yenilen de bir şey olmayacak.

Herkes olacağını olmuş.
Derbide futbol olacak.

Hakem olacak.

Seyirci olacak.

Lakin rakip takımın taraftarı olmayacak.
Dün böyle değildi:

Statlar topraktı.

Bir nevi beton.

Tribünler açıktı.

Soğuğu, yağmuru, karı, güneşi hissederek yaşardı taraftar.

Futbolcuların milyon dolarlık gelirleri yoktu.

Formalarını kendileri yıkar,

temizler,

kramponlarını kendi elleriyle kontrol eder,

maça beraberinde götürürlerdi.
Stada giderken

rakip takımdan mahalle arkadaşını da alır

“stada beraber” giderlerdi.
Maçta bütün yoklukların yanında var olan rakip takımın taraftarıydı.
Maç süresince,doksan artı ne kadar ise

O kadar dakika boyunca her iki tarafta kazanmak için,

varını yoğunu ortaya koyardı.

Mücadelenin hası yaşanırdı,

taraflar en şiddetli şekilde,

canıyla,

kanıyla

ruhuyla bir mücadeleyi ortaya koyar,

saha içindeki bu mücadele tribüne asla yansımazdı.

Tribüne yansısa da stadın dışına taşmaz,

toplumsal barışı tehdit eder bir hal almazdı.
Sadece diğer derbiye kadar “geyik” konusu olurdu.
Ne oldu

neyi kaybettik de

milyon dolarlık futbolcular,

Saray konforu statlar,

robocop görünümlü hakemlere rağmen,

rakip takımın taraftarlarını statlara sokamıyor,

tribünlerde göremiyoruz?
İnsani değerlerimizi mi kaybettik.

Sağduyumuzu mu kaybettik.

Birlikte yaşama şevkimizi mi kaybettik.

Birbirimize tahammülümüzü mü kaybettik
Neyi kaybettik?
Kazandıklarımızla kaybettiklerimizi kıyasladığımızda

şimdi insan olarak daha rahat,

daha huzurlu,

daha mutluyum diyebiliyor muyuz.
Hayır.
Gene derbiler rakip takımın taraftarı olmadan oynanıyor.
Tatsız tuzsuz ve toplumsal barışı tehdit eder şekilde.
Yazık
Düşüncem odur ki;

derbilerin kurtuluşu,

rakip taraftarın olduğu maçlarla,

”Türk” futbolu da derbilerin kurtuluşuyla kurtulacaktır.
Bu düşünceyle diyorum ki:”

 

Türk” futbolu adına üç defa…

 

 

Author: Mehmet ÇEVİK

Bir yanıt yazın