DİL ÜZERİNE

Dil nedir sorusunun,

lisan kelimesinin akustiğine uygun tanımı;

temeli bilinmeyen zamanlarda atılmış

bir gizli anlaşmalar sistemidir, şeklinde yapılabilir.

 

Tanımı bu şekilde yapılabilen dilin

ne işe yaradığının ise iki cevabı vardır.
1-Düşünceyi harekete geçiren ve oluşturan sistemin temelidir.

İnsanı diğer canlılardan ayıran temel özellik

düşünebilmek olduğuna göre dil,

insanı diğer canlılardan ayıran olmazsa olmaz bir değerdir.

2-Dil insanlar arasında anlaşmayı sağlayan

doğal bir araçtır.

İnsanoğlu sosyal bir yaratık olduğuna

ve diğer insanlarla beraber yaşamak

zorunluluğu bulunduğuna göre,

bu cevabı da olmazsa olmaz bir değer olarak kabul etmeliyiz.

 

Dilin tanımı gibi ne işe yaradığı konusunda da

“sosyal bir müessese” olduğu,

“gizli anlaşmalar” sistemi olduğu söylenebilir.

 

Düşünmeyi ve düşünüleni paylaşma aracı olan dilin,

birden fazla olmasının sebebinin

maddi ve manevi olmak üzere iki açıdan da açıklaması vardır.

Maddi açıklamasını Marks yapıyor.

Diyor ki;

maddi “üretim” becerisi gelişen insanoğlu binlerce dil yarattı.

 

Uhrevi gerekçe ise bir Babil efsanesine dayanır.

Efsane şöyle:

Nuh tufanı sonrası insanlar Babil ülkesinde

bir kule inşa etmeye girişirler.

Amaç başı göğe varan kulelerden oluşan bir şehir yaratmaktır.

Babil ülkesinin işçilerinin

bu gayretini tanrı kıskanır

ve “durun, bu ne cüret”

diye cezalandırır.

 

Ceza ise işçilerin birbirini anlayamamalarıdır.

Böylece dünyadaki farklı diller ortaya çıkar.

Uhrevi veya dünyevi açıklamanın sonucu

ortada görülen gerçek

birden fazla dilin olduğudur.

 

Bu birden fazla dilin

farklı zaman ve coğrafyada birbiriyle olan ilişkilerin

bazen anlaşma

bazen çatışma

bazen esir alma

bazen hayran olma şeklinde gerçekleştiği de muhakkaktır.

 

Birden fazla dilin bulunması,

diller arasındaki ilişkilerden farklı sonuçların çıkması,

kısacası diller arasındaki güç mücadelesi ,

anadil, anadili kavramlarının ortaya çıkmasına sebep olmuştur.

Anadil nedir?

Anadil, başka dilleri de doğuran dildir.

Oğuzca veya Latince gibi..

 

Peki, ana dili nedir?

İnsanların analarının dilimidir?

Yoksa yaşadığı toplumun dilimidir.

 

Bu cevaplanması gereken bir sorudur.

 

Bu sorunun kişisel cevabı olduğu gibi

toplumsal bir cevabı da vardır ve olmalıdır.

 

Kişisel cevaba saygı duyulması,

“kişi hak ve özgürlükleri” açısından ne kadar önemli ise

toplumsal cevaba saygıda,

insanoğlunun “gelişiminin devamı” açısından

aynı saygıya sahip olmalıdır.

 

Anadili nedir sorusunun toplumsal cevabı;

insanın düşünme ve paylaşma,

anlaşma sürecinin kalitesi açısından

ana dili, ananın dili değil, içinde yaşanılan toplumun dilidir.

 

Bu tanım, ananın dilini inkâr

veya dilin asimile edilip doğal olmayan yollardan

yok edilmesi anlamını içermez.

Bu düşüncenin paylaşılmasını

yaygınlık kazanmasını kabul etmez,

meşru saymaz.

Saymamalıdır.

 

Nasıl ki bir insan öldüren evreni öldürmüş gibi oluyorsa,

bir dili yok etmek,

düşünceyi yok etmek

insanı yok etmek konusunda

toplu katliam yapmak gibi düşünülmelidir.

 

O halde

Ülkeler

devletler

gruplar,

toplumlar

kullandıkları dili özenle korumak,

geliştirmek yaşatmaya çalışmak durumundadırlar.

Lakin ülkelerin”yüksek kuleler” yapılabilmesi içinde

anlaşabilmelerinin şart olduğunun bilinciyle davranmalıdırlar.

 

Author: Mehmet ÇEVİK

Bir yanıt yazın