Selam söylenmesi gereken amcamda Şerif Mardin,
“Mahalle baskısı” sloganından sonra ortaya attığı slogan:
İmamın mı öğretmenin mi güçlü .
Diyor ki,
eskiyi temsil eden imam
yeniyi yani cumhuriyeti temsil eden öğretmeni yenmiştir.
Çünkü cumhuriyet ideoloji olarak
İyi, doğru ve güzel ini yaratamamıştır.
İmam ise topluma dünde var olan
iyi, doğru ve güzelini sunmuş toplum bunu kabul etmiştir.
Haliyle imam öğretmene baskın çıkmıştır.
Amcam böyle söyleyince
benim yurdum insanı gene lafı tersinden aldı
ve konuyu toplumsal boyutundan soyutlayıp,
horoz dövüşü boyutuna indirgedi.
İmam mı döver öğretmen mi?
Oysa konu toplumsal değişim.
Yani muasır medeniyet seviyesine çıkma çabası.
Bu çaba konusunda öğretmenin yenik olduğu açıktır.
Neden?
Yeniyi temsil ediyor olması dolayısıyla
zaten bir dirençle karşılaşan öğretmenin
toplumu etkileme ve dönüştürme konusunda da zorlukları var.
Bu zorluk, algılama zorluğudur.
Öğretmen,
muasır medeniyet seviyesinin ne olduğu konusunda
doğru bir kanaate varamamıştır.
Muasır medeniyet seviyesi
batı medeniyeti mi?
Yoksa oluşturulması gereken yepyeni bir medeniyet mi?
Öğretmen bu ikilemin içinden çıkmadan ya da çıkamadan
başka bir açmazla karşılaşmış.
Muasır medeniyet seviyesini yakalamanın,
temel taşı olarak
Kemalizm,
Atatürkçülük
veya ne ad verirsek verelim
birtakım ilkeler belirlenmiş
ve bu ilkeler tabu olarak dikte edilmiştir.
Bir ideoloji prensiplerinden çok
bir siyasi partinin
belli bir zaman ve mekanın sorunlarını çözmeye yönelik
çözüm teklifleri niteliğindeki ilkeler
gelişmeler karşısında tartışılır hale gelince,
öğretmenin ideolojisinin zemini kaymış,
bu zeminsizlik, toplumsal değişimin zorluğu
ve zaman, zaman sahipsiz kalmanın burukluğuyla
bu yenilginin sebebini oluşturmuştur.
“Öğretmenin” hali bu iken
acaba “imam” gerçekten galip mi
yoksa aslında galip olan başka bir şey mi?
Muasır medeniyet adına öğretmen
iyi, güzel ve doğru bir şeyler koyamazken
imam bunları gerçekleştirdi mi?
Toplumun kabul ettiği şey
muasır medeniyetin iyileri güzelleri ve doğruları mı?
Yoksa bu doğrular dünün iyi, güzel ve doğrularımı?
Yani toplumumuzu Mondros noktasına getiren iyiler güzeller ve doğrular mı?
Toplumun kanıksadığı için kabullendiği değerler
bizi esarete götüren değerlerse,
imam bunu gerçekleştirmişse,
bu esarete giden gayreti başarılı mı saymalıyız?
Yoksa toplum olarak sorunu
imamın veya öğretmenin
yenmesi veya yenilmesi kısır boyutundan kurtarıp
toplumun değişimi ve dönüşümü için
imamın ve öğretmenin el ele vermesi,
bir Türk aydınlanması
için gayret göstermeye vesile mi saymalıyız?
Yeniden Türk aydınlanması sanki şart gibi