“Sırtını kaleye dayamak:
Şahsiyet kalesine,
Tarih kalesine..”
Tabi bir şartla.
Yönün geçmişe değil,
geleceğe dönük olarak.
“Türkiye’nin ruhu” Cemil Meriç belgeseli TRT 2 de yayınlandı.
Belgesel kronolojik olarak arı -duru
ve dürüsttü.
Lakin kronolojik akışın ardındaki fon
hiç o kadar da masum değil.
Cemil Meriç belgeselinden önce
aynı kanalda -ki biz buna girizgâh diyebiliriz-
Mehmet Akif’in anıldığı bir program yayınlandı.
O programda fon olarak bir Türkiye fotoğrafı kullanıldı.
Fotoğraf şu:
Kurtuluş savaşı hilafeti, saltanatı kurtarma projesi idi.
Bu gerçekleşti.
Ama Mustafa Kemalin kafasında
farklı bir toplum projesi vardı
ve ikinci aşamada bunu uyguladı.
Bu proje her şeyi mahvetti.
Dünle irtibatımızı kaybettik.
Bu fotoğrafın üzerine Cemil Meriç belgeseli oturtuldu.
Ve biz biryandan Cemil Meriç in
gerçekten dram olan hayatını öğrenirken
bir yandansa bunun sebebinin Mustafa Kemalin
yeni hayat projesini uygulamak için kurduğu devlet olduğunu öğrendik.
“İzm” ler beynimize giydirilen deli gömlekleridir diyen,
düşmanını dost edinerek yok etmeyi düşünen
bir insanın hayatını böylesine düşmanca,
böylesine ideolojik bir fon önünde anlatmak
ancak devlet parasıyla
devlet imkânlarıyla olur.
Ama bu oluş Cemil Meriç’e de Hataya da zarar verir.
Ayıptır.