TOKİ KÜLTÜRÜ VE ÇAĞI ISKALAMAK

Atam, merhum Kanuni,

Zigetvar seferine çıkarken

ordunun büyük çekmece gölünden

geçişinde yaşadığı müşkülatı görüp

üzerine bir köprü yapılmasını ister.

Çağ;

bilinen coğrafyaları

fethetme çağıdır.

Bilinen coğrafyaları fethetmenin de yolu

bilinen coğrafyalara orduları

en kestirmeden taşımaktır.

Hedef teki bilinen coğrafya

batı olduğuna göre

batıya giden karayolu üzerindeki

Büyükçekmece gölü

hedefe giden yolda bir engeldir

ve kaldırılması gerekir.

Amaç/ ihtiyaç açısından bakıldığında

lüzumlu ve de geç kalmış bir ihtiyaç.

Kanuni seferden dönemez.

Hakkın rahmetine kavuşur.

Tahta oğlu sarı Selim geçer

ve babasının vasiyeti kabul ettiği

köprüyü bir yılda bitirir.

Köprü mimar Sinan ın imzasını taşır.

635 m uzunluğunda,

7.17 m genişliğinde

dört ayrı köprünün

birleşmesinden meydana gelmiştir.

Çevresi geniş rıhtımlarla çevrili,

inişli çıkışlı köprünün

Büyükçekmece yönündeki

bir ve ikinci bölümlerde yedişer göz,

üçüncüsünde beş,

dördüncüsünde dokuz göz bulunmaktadır.

Ancak bunların yükseklikleri

birbiriyle eş değildir.

Köprünün yapımında

34–40 bin metreküp taş kullanılmış

ve bunlar birbirine

eritilmiş kurşunlarla bağlanmıştır.

Büyükçekmece Köprüsü’nün

en ilginç yanı

taş kolonlar üzerine oturtulmuş

kitabeli balkonlarıdır.

Bu balkonlar

Türk köprülerinde dinlenme

ve sohbet yeri olarak yapılmıştır.

Hâsılı köprü gerçekten

Sinan ın ustalık döneminin

izlerini taşır.

Teknik olarak ta

-ki daha sonra bu köprüde kullanılan teknik

cami yapımlarında da kullanılacaktır-.

Görsel olarak ta ustalık izlerini taşır.

Köprüye giden masraf ise

114.073.850 akçedir.

1523 yılından itibaren bütçenin açık verdiğini

söylersek olayın vahameti anlaşılır.

Vahamet harcamada,

harcamanın miktarında değil,

nereye harcandığındadır.

1566 yılı

yani 16. yüzyılın ikinci yarısında

dünyaya baktığımızda

karşımıza çıkan iki gelişme var.

1-Matbaanın icadı

2-coğrafi keşifler

Avrupa;

Çin ve Uygurların

baskı tekniklerini geliştirip

yaygınlaştırmışlar,

seri şekilde

kitaplar basılmaya başlanmıştır.

Avrupa insanı bilgiye ulaşmaya,

ulaştığı bilgiyi hayatına uygulamaya

ve yeni bilgiler çerçevesinde

eski bilgileri -ki tabuları-

sorgulamaya başlamıştır.

Bu sürecin bize ulaşması ise

ancak üç yüzyıl sonra mümkün olacaktır.

Bu gerçek çerçevesinde

ister istemez insan soruyor

o dahi Kanuni

vasiyetini inşaattan yana değil de

acaba matbaa dan yana kullansaydı ne olurdu.

Dönem Avrupa sının

ikinci yaşadığı gelişme

bilgilenmeye paralel gelişen

coğrafi keşiflerdir.

Coğrafi keşifler;

bilinen coğrafyaların fethinden

bilinmeyen coğrafyaların keşfine geçiştir

ve maalesef Osmanlı bunu da ıskalamıştır.

Soru burada da geçerli.

Acaba Kanuni vasiyetini

inşaattan yana değil de

coğrafi gelişmelerden yana

kullansaydı ne olurdu?

Kullanılmadı

okuduklarımızı yaşadılar.

Sanayi çağını ıskaladık.

  1. yüzyıldayız.

Dünya bir krizin içinde

ve Başbakanımız diyor ki illaki imar.

TOKİ var ya!

Ev yapıyor ev satıyor.

doğal boğaza doğal olmayan kardeşler

çapı ölçülmeyen hava alanlarının

projeleri hayata geçiriliyor

Yapılanlarsa benim aklıma takılıyor.

16 yüzyılda

inşaat zihniyetinin bize yaşattıklarını

  1. yüzyılda gene bir inşaatçı zihniyetle

bir daha mı yaşayacağız?

TOKİ’ci zihniyet

yeni Osmanlıcılıktan bahsettiğine göre öyle.

Oysa yaşadıklarımızdan ders çıkaran bir lider,

komutu inşaattan yana değil

çağın gerçeklerinden yana verirdi.

Oysa durmak yok,yola devam zihniyeti

Bundan önceki on beş yılı

berbat etmesi yetmezmiş gibi

bundan sonraki on beş yılarlıda

berbat etmek için

çılgın proje olarak

kanal İstanbul’u gündeme getiriyor

Çağın gerçekleri: Bilgi, Bilgi, Bilgi…

Kişi başına düşen

Ar-Ge harcama miktarı

OECD ülkelerinde 567 dolar iken

Türkiye’de sadece 43 dolar. İse

Çin: 136 milyar $ –

A.B.D 130 milyar $ –

Japonya: 129 milyar $  –

Rusya: 7,2 milyar $

Hindistan: 6,4 milyar $ dolar harcarken

Türkiye genç nüfusuna rağmen: 1,9 milyar $ harcıyorken

paranın nereye yatırılacağı,

nereye yatırılırsa

yarınların kurtarılacağı ortada değil mi?

Sonuç: zamanın ruhuna uygun harcanmayan para

gelecek nesillerin kesesinden yapılan hovardalıktır

Author: Mehmet ÇEVİK

Bir yanıt yazın