TÜRKÜN BAHTI

TÜRK ADI

Tarihin en eski ve en yaygın alana yayılan

Milleti olan Türklerin en somut olarak geçtiği belge

Orhun kitabeleridir

Daha öncesi ise mutlaka araştırılmalıdır

en eski milletin bilgileri mutlaka

en kadim kaynaklarda aranmalıdır

Türk adı

Çin, roma,islam,yunan,hint ibizans,macar sogd,tibet,saka,

“Türk” adı siyasi olarak ilk defa Çin yıllıklarında geçmektedir. Topluluk adı olarak ise Göktürk Kitabelerinde geçmiştir.”

BAHT : .

Gelecek olayları kaçınılmaz olarak saptayan Tanrısal gücün insan için önceden çizdiğine inanılan yörünge.

BİR HİKAYE

Tarihin ilk küresel savaşında yaşandığı düşünülen bir hikaye anlatılır

Savaş çıkınca meleklerle Allah arasında şöyle bir olayın yaşandığı anlatılır

Melekler her milletin savaşa katılmasını heyecanla allaha bildirirler

Allahta meleklerde olan heyecan yoktur

Sonunda bu tepkisizlik meleklerede sirayet eder ve en son

Melek türklerin savaşa girdiğini söyler ama allah büyük bir heyecanla  derki

Verin bana çizmelerimi onlar bensiz yapamazlar

Türkün bahtı batıya gittikçe güler

Türklerin yer yüzünde ayak basmadığı toprak yoktur

Coğrafyaların fethi çağlarında bu türklere bir güç vermiş bu güçle tarihin en uzun süreli bir imparatorluğunu kurmak mümkün olmüştür

Bu tarihsel gerçek bize ortaasya merkezli bir milletin bu başarıya ulaşması yönünü gatıya çevirmesi sonucudur

Ortaasya

Önasya

Anadolu

Balkanlar

Ve avrupa

TÜRK DEMEK

Türk demek Müslüman demektir

Ttürk demek türk demek Müslüman demek Müslüman demekti biri ırkı biri dini ifade eden bu iki kelimenin birbirinin yerine geçmesi mümkün değildir

Arabın acemin veya herhangi bir ırkın Müslüman olması mümkündür ama o muslüman olan ırkın mensubu türkolmaz yada Müslüman olmayan türk türklükten çıkmaz çünki bir büyümüzünde dediği gibib ırk bir kader din ise tercihtir

Türk demek Müslüman demektir lafını kaynağı batıdır

Yerlici ve millicilerin bu batı düşüncesine sarılmasının sebebi ise türkü Müslümanlığa müslumanlığı Arapçayla özdeşleştirerek Arapçılığı yaymaktır

Batıyı bu düşünceye iten sebeb muhtemelenosmanlıdAKİ  din üzerinden yapılan millet anlayışıdır Osmanlının imparatorluk kafasıyla Müslümanları bir millet kabul etmesi ve gayri müslümleride farklı bir millet olarak görmesi batıının durduramadığı türkü müslümanlaştırıp şeytanlaştırarak bütün hıristiyan dünyasını  ortak düşmanı haline getirip durdurma çabasıdır

Bu mantık batıya hizmet etmiş ve hala etmektedir bu mantığa batı işine geldiği için

Yerli ve milliciler emevicilik yolunda ilerlemek istedikleri için destek veriyor

Kuvvacılar ise bu tarihi sürece dur diyerek türkün ve islamın geleceği açısından bir adı atatrak ırkla dini her birini kendi yerinde değerlendirmeyi seçti

Batı gene yapacağını yaptı

Büyük Ortadoğu projesi adı altında türkiyeyi oyunu içine türk demek Müslüman demektir lafıyla sokup türklüğe ve islama tarihin en büyük zararını verdi

Tarihçi ve akademisyen Prof. Dr. İlber Ortaylı, Türk milletinin ve Türk kavminin bir şekilde bir araya gelmesine, Türk dili ve medeniyetinin coğrafyada hak ettiği yeri almasına ihtiyaç olduğunu belirterek, “Çünkü dünya Türkleri bekliyor. Bu bir övünme değil, misyon, altında ezilmemiz lazım.” dedi.

TÜRKLER NEREDE?

Hocanın misyon dediği

“Cihan hâkimiyeti mefkûresi”

Birinci Ergenekon’dan çıktığımızda aklımızdaydı

O günkü dünyada, dünyaya hâkim olmanın yolu

Bilinen coğrafyaları fethetmekten geçiyordu

Ortaasyadan yola koyulduk

Kimliğimizi sabit tutarak;

Vatanımızı değiştirdik

İnancımızı değiştirdik

Hayat biçimimizi değiştirdik

Cihan hâkimiyeti misyonumuzu

Kanuni döneminde başarıyla tamamladık

Artık bir dünya devletiydik

Sonrasında bir rehavet dönemi oluştu

-Bütün medeniyetlerde olduğu gibi-

Bu rehavetten Mondros anlaşmasıyla uyandık

Yeni bir Ergenekon durumuyla karşı karşıyaydık

Yedi düvel bizi iç Anadolu’nun bozkırlarına

Gömmeye çalışıyordu.

Yapamadılar

Kuvayı milliye ruhu buna izin vermedi

Kuvayı milliye ruhu

Türk milletini ikinci Ergenekon

Ortamından çıkarma çabasıydı.

Çıktık

Yeniden misyonumuza sarıldık

Dün dünyayı yönetme idealimiz

Yeni misyonda “musır medeniyete”

Ulaşma idealine dönüşmüştü.

Coğrafyaları fethetme misyonu

Bilinmeyenleri keşfetmeye evrilmişti

Çünkü dünya eski dünya değildi

Büyümenin, güçlü olmanın yolu

Artık coğrafyaları fethetmekten değil

Bilinmeyenleri keşfetmekten geçiyordu

Çünkü en hakiki mürşit artık fendir bilimdir

Ergenekon’dan bizi çıkaran kurt

Zamanın ruhunu doğru okuyarak

Türkün misyonunu Türk evlatlarına hatırlatarak

Muasır medeniyetler seviyesini hedef gösterdi

Nasıl ulaşılacağının yolunu

“Hayatta en hakiki mürşidin ilim” olduğunu,

Bir gün tereddüt hâsıl olursa

Kendisini değil ilim ne diyorsa

Onun yapılmasını salık verdi

Birinci Ergenekon’dan çıktıktan sonra

Coğrafyaların fethi için

Zamanın ruhuna nasıl uygun davranıldı ise

İkinci Ergenekon sonrası

Bilinmeyenlerin keşfi içinde

Zamanın ruhuna uygun davranılmalıydı

Coğrafyanın değişmesi

Yönetim şeklinin değişmesi

İnanç biçiminin değişmesi

Yaşam biçiminin değişmesi

Milli kimliğin korunması şartıyla

Olması beklene bu değişim

Olmadı. Olamadı

Coğrafyalar değişti

Yirmi milyon kilometrelik vatan toprağının

Sekiz yüz binlik bölümüne tutunabildik

Sorun muydu? Değil

Ama fetihçiler sorun haline getirdi

Çağ gücün coğrafyanın büyüklüğünde değil

Bilginin çokluğundan kaynaklandığı çağdı

Önemli olan üzerinde yaşanılan toprağın büyüklüğü değil

Toprağın üzerinde yaşayan insanlarının

Zihinsel büyüklüğüydü.

Anlamadılar

Yönetim şekli değişti

Sorun muydu? Sorundu.

Ama çözümü olan bir sorundu

Lakin sorunu çözümsüz hale getirdiler

Monarşiden cumhuriyete

Cumhuriyetten demokrasiye

Doğru ilerlemesi gereken süreci

Tek parti tek parti diye diye

Tek adam rejimine sürüklediler

İnanç biçimi değişmeliydi

Elde bütün insanlara

Bütün mekânlara

Bütün zamanlara

Hitap ededen bir din vardı

Zaman içinde muktedirin

Dini haline gelen dini

Yeniden Allah’ın dini haline getirmek için

Laiklik adıyla adımlar atıldı.

Amaç Allah’la kul arasına giren güçleri

Etkisizleştirip dini özgür bırakmaktı

Olmadı

Yaşam biçimi değişmeliydi

Sorun muydu? Değil. Ama sorun haline getirdiler

Nasıl yarı göçebelikten yerleşik hayata geçtiysek

Şimdide yerleşik hayatın gelişme sürecine

-Tarım, sanayi, sanayi ötesi, bilgi toplumu süreci –

Uyum sağlamalıydık

Dün başardıklarımızı bu gün tekrarlamalıydık

Olmadı. Olamadı. Oldurmadılar

Neden?

Kurucu liderin dediğini bir kişi anladı

Onunda yanlış anladığını

Gelişen olaylar bize gösterdi

Dünün ihtişamında huzur arayanlar ile

Bugünün yanlışlarından medet umanlar

Ve de küresel güçlerin her türlü piyonları

Bir araya gelerek muasır medeniyet seviyesine

Giden süreci medeniyetler çatışması sürecine çevirdiler

İkinci Ergenekon’dan çıkmak isteyen kurdu

Sirk maymununa çevirmeye çalıştılar

Mümkün mü?

“Ne mümkün zulm ile bidat ile imhayı hürriyet”

Bu yaşananlar süreci uzatabilir ama imkânsızlaştırmaz

Author: Mehmet ÇEVİK

Bir yanıt yazın