Batılı adam diyor ki
“Doğa yeryüzüne binlerce kelime
Serpiştirmiştir. Her birinin sınırları vardır.”
Bu sınırları biz “dil coğrafyası” olarak anlıyoruz
Dil coğrafyası denilen coğrafya aslında
Fiziki ve siyasi coğrafyadan daha önemli
Fiziki ve siyasi coğrafyanızı değiştirdikten sonra
Kimliğinizi koruyarak hayatınızı devam ettirebilir
Dünyada var olmaya devam edebilirsiniz
Lakin dil coğrafyanızı kaybedince
Kendiniz olarak yaşamanız mümkün değildir
Yeryüzündeki dil coğrafyalarındaki
Sınır ilişkilerinin de iki şekli vardır
Biri zorda kaldığınızda
Sınır ötesinden yardım almak
Diğeri ise; aydınları, düşünceleri
Misafir (tercüme) etmektir
Aldığınız yardım yani
ihtiyaç duyduğunuz kelime sayısı
Kabul edilebilir miktarda ve
kendi şartlarınıza uygunsa,
Kabul edilen misafir de
yatıya kalıp bütün eve yayılmıyorsa
Yapılanlar o dil için bir zenginlik
bir canlılık yaratabilir
Bu özellikleri taşımıyorsa
o dil için sonun başlangıcı olur
Milletler zaman içinde
Bu tehlikeyi ortadan kaldırmak amacıyla
Dil coğrafyalarındaki ayrık otlarını ayıklar
Budama yaparlar
Ayrık otları dediğimiz şey “yabancı kelimeler”
Budama dediğimiz ise eski kelimelerin
Güncellenerek güçlendirilmesidir.
Cumhuriyeti kuran irade
Siyasi coğrafya için vermiş olduğu milli mücadeleyi
“Dil coğrafyası” içine vermek amacıyla
-“Osmanlıca” haline getirilen Türkçenin
Yeniden “Türkçe” haline getirilmesi için
Ayrık otlarının temizlenmesi, yerli kelimelerin
Budanması girişiminde bulundu
-Dil devrimi denilen budur.-
Dil coğrafyasında mücadele vermek için
Yeterli insan gücüne-Aydın-
Sahip olmayan yeni devlet
Dil konusundaki mücadelesini
Ehil olmayanların aktif olduğu
Siyasi, ideolojik kimliğe sahip
Kadrolarca yapmak zorunda kalınca
Olay dil coğrafyasındaki ayrık otlarının
Ayıklanması sürecinden
Farklı “ayrık otlarının”
Yerleştirilmesi sürecine dönüştü
Doğrular ve yanlışlar birbirine girdi,
Süreç istenilenin dışında sonlandı
Şimdi konuşuyor
Lakin anlaşamıyorsak
Sebep bu