Birinci dünya savaşı sonrası
İstediklerini yapamayan muktedirler
İkinci dünya savaşı sonrası emellerine
İçerde bizim yeter söz milletlin dediğimiz
Ama yıllar sonra yaşananlardan Türk baharı
Olduğunu anladığımız bir süreç sonunda ulaştılar
Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir
Diyen milletin şah damarı sayılan ordusunun içine
NATO zehiri zerk ederek yedi düve karşı verilen
Bağımsızlık mücadelesini sekteye uğratmanın yolunu açtılar
1946 da yeter söz milletin diyerek başlayan sürecin
Her on yıllık periyodunun sonunda ordunun ön ayak olduğu
Milletin ya susarak ya da alkışlayarak katıldığı
Cumhuriyete ayar verme seansları yaşandı
Bazen müdahale bazen darbe bazen muhtıra adıyla
Düzenlenen bu seanslarda yaşanan simülasyonlar
Her defasında muktedirin elini güçlendirdi
Bu simülasyonları uzun yıllar dincileri kötü göstererek
Atatürkçüleri öne çıkararak dincileri cumhuriyete karşı
Daha bir bileyerek gerçekleştirdiler
Altmış ihtilali, yetmiş muhtırası, seksen darbesi
Bu simülasyonla her defasında muktedirin
Cumhuriyeti istediği gibi düzenlemesi ile sonuçlandı
Soğuk savaş döneminin sonlanmasından sonra
Yirmi sekiz şubatta Atatürkçüler kullanılarak
Dinciler ülkeye hâkim kılındı
Bu süreç dünya konjonktürünün değişmesi
Dinin ön plana çıkması sonucu muktedirin
Bundan böyle ayar simülasyonlarının
Atatürkçüleri değil dincileri
Öne çıkararak yapacaklarının habercisi oldu
On beş temmuzda da dincilerin karşısına
Aşırı dincileri çıkararak bundan sonraki
On yılların ayarını vermiş oldular
Hülasa; 1946 Türk baharından bu yana
Türkiye cumhuriyeti kuruluş ilkelerinden
Uzak tutulmaya çalışılmaktadır
Bu uğraşta alet olanları sıfatı hiç önemli değildir
Çünkü sıfatları ne olursa olsun yaptıkları
Tarihte Türk adıyla kurulmuş ikinci
Türk devletinin misyonunu tamamlamasına
Engel olmak bu devleti batı uygarlığının
bir şekilde İleri karakolu haline getirmektir
Zaman bunu mümkün kılarmış gibi görünebilir
Ama tarih böyle bir olaya şahit olmamıştır olmazda