ATATÜRK’Ü ANARKEN

Geç kalmış bir “On Kasım”

Ya da

Erken bir “Cumhuriyetin Yüzüncü Yılı” yazısı

Atatürkü önceleri ağlayarak sonraları anarak

Daha sonra anlayarak anmaya başladık

Sanırım geldiğimiz nokta  yaşadığımız gerçekler

Bize Atatürkü yaşayarak anmanın

En doğru anma olduğunu  dayatan zamanlardır

bunun da yolu  Atatürkçülüğün doğru anlaşılmasıdır

Cumhuriyetin yüzücü yılına ramak kala

Atatürkçülüğü sınırları belli, kişileri belli,

Zamanı belli “altı ilke” üzerinden değil de

Daha geniş sınırlara, daha geniş kitlelere

Ve daha geniş zamanlara hitap edecek

“Muasır medeniyet seviyesine” çıkma

“Yurtta ve dünyada barışı” tesis etme

Ve bunlar için “muhtaç olunan şeyin”

Damarlarda dolaşan asil kan da olduğu

Gerçeğinden hareket eden

Ve bu nedenle

Gözü ileride olan

Sağcı solcu, dinci ateist

Herkesi Atatürkçü kabul eden

Bir anlayışın kapısını aralamalıyız

Diye düşünüyorum

 

Author: Mehmet ÇEVİK

Bir yanıt yazın