AMASYA TAMİMİ 100.yıl yazıları

22 Haziran 2019

Amasya tamimini yüzüncü yılı

Ve yüz yıl geriye gitmenin

Dayanılmaz mecburiyeti

 

İçinde bulunduğumuz

Oyunda oynaşta olma hali

Ya da iki ileri bir geri gitme durumu

Ya da az gittik uz gittik

Dere tepe düz gittik

Arkamıza dönüp baktık ki

Bir arpa boyu yol gitmişiz

Sendromunun hikmeti sebebi şu:

 

Amasya tamimim altıncı maddesi diyor ki;

 

Bunun için (dediği şu -Milletin, durumun gereğini yerine getirmek ve haklarını dünyaya duyurmak için her türlü baskıdan uzak millî bir heyetin varlığı zorunludur.)

Bütün illerin her sancağından (Bila istisna)

Milletin güvenini kazanmış (işin püf noktası. Yukarıdan birilerinin icazetini almış değil, yaşadığı bölgede yaşadığı insanların güvenini kazanmış)

Üç temsilcinin (Ali,Veli,Selami)

Mümkün olan en kısa zamanda yetişmek üzere

Yola çıkılması gerekmektedir.”

(Yola dediği yeni oluşturulacak parlamentoya)

 

Milli irade bu

Milli irade hilesiz hurdasız tecelli edince

Yedi düvelde gelse boş

O irade birbiriyle

Kavgada etse

Hasımda olsa

Ülkenin sorununu çözüyor

Kişisel sorunları dert etmiyor

 

Lakin

Milli irade diye

Siz bir yerde oturmuş insanların

Her ilden şu, şu, şu gelsin der

Millet onu, onu, onu gönderirse

Bu irade, o yerde oturmuş kişilerin

Sorunlarını çözerde

Milletin sorunlarını çözemez

Kaç on yıldır yaşıyoruz çözemiyor

 

Bu yüzden

Yüz yılda geldiğimiz noktada

Yüz yıl öncesinin

Endişeleri üzerinden

Siyaset yapıyoruz

 

Vatan gidiyor

Bayrak gidiyor

Ezan gidiyor

Millet gidiyor

Dön dolaş aynı hikâye

 

Oysa

Bu bölümü o mübarek insanlar çözmüş

İkinci bölümün konu başlığını belirlemişlerdi

“Muasır Medeniyetler Seviyesine Çıkmak.”

Ama biz, cumhuriyetin kolay olan

İkinci konu başlığını gerçekleştirmektense

Kolaya kaçıyor, zor olan birinci başlığın

İstismarını yaparak aslında hiçbir şey yapmadan

Dünü istismar ederek yaşıyoruz

Debeleniyoruz

 

Orhan Veli diyor ya

Neler yapmadık şu vatan için!
Kimimiz öldük;
Kimimiz nutuk söyledik.

 

Dinleyen olduktan sonra!

EEE haydi hayırlısı

Author: Mehmet ÇEVİK

Bir yanıt yazın