DAYATILAN DİN

Bir hikâye anlatılır Akif’le ilgili

Bir Almanya seyahati dönüşü

Akife sorarlar;

“Üstat Almanya’yı nasıl buldun”

Akif’in cevabı kendine yakışır üsluptadır

“İşleri dinimiz, dinleri işimiz gibi”

 

Neden?

 

Kaç yüz yıldır sorulmayan

Sorulmadığı için yok sayılan

Yok, sayıldığı içinde

Gün geçtikçe büyüyen bir ur gibi

Toplumun bünyesini saran bir gerçeklik bu

 

Aslında cevabı da basit

Batının dininin işimiz,

İşimizin batının dini gibi olmasının sebebi

Dinin tercih edilir olmaktan çıkıp

Dayatılan din haline gelmesidir

 

Eylem ile söylem arasında fark olmasının

Müslüman’ın hayatının merkezinde

Takiye’nin önemli bir yer tutmasının,

Hocanı dediğini yap yaptığını yapma lafının

Atalar sözü haline gelmesinin sebebi bu

 

Asr-ı saadette güzelliklerin yaşanması

Bu güzellikleri yaşayan insanların

Var olmasının sebebi de bu

 

Onlara bir din dayatılmadı

Onla, kendilerine dayatılan

Bir dine karşı başka bir dini tercih ettiler

Tercih edilen bir din mensubu olarak ta

Özleri ile sözleri birdi

Eylemleri ile söylemleri tutarlıydı

Her mümin hocalarının

Dediğini de yaptığını da

Yapmakta tereddüt etmiyordu.

 

Asr-ı saadeti bu uyum yarattı

 

Zaman içinde din, tercih edilir olmaktan çıkıp

Dayatılan din haline dönüşünce

Dinden beklenen bütün iyilikler, güzellikler

Yerini muktedirin-dini dayatan gücün-

Beklentilerini karşılayan organizasyona dönüştü

Gelinen nokta bu

Siyasal islamla bu sıkıntılı durum dip yaptı, ayyuka çıktı

 

“21. yüzyılda kariyer seçimi”

Adlı kitabında Dr Serkan Perkmen diyor ki

“Bir kişinin davranışından kişiliği hakkında

Bilgi edinilmesi o kişinin davranışının

Kendisi tarafından seçilmesi ile mümkün olur.”

 

Müslüman’ın sorunu bu

Bu sebeple dayatılan dinin inananları

sonradan tercih eden inananlara gıptayla bakıyor

Bu yüzden asr-saadetten bahsedildikçe

Asr-ı rezaletin içine gömülüyor Müslüman

 

 

Unutulmasın ki dayatma kurumsallaştıkça

İslamla Müslüman arasındaki uçurum da

Tahammül edilemez bir hal almaktadır.

 

Cumhuriyet bu işi çözme konusunda adım atmış

Dini dayatılan değil tercih edilen din haline

Dönüştürmek için girişimlerde bulunmuş

Lakin ideoloji bezirgânları ile din simsarlarının

Ortak çabası bu gelişmeyi önce sekteye uğratmış

Sonra ise tersine çevirmeyi başarmıştır

 

Yüzyılda gelinen nokta

Tekke ve zaviyelerin

Kapatılması noktasından

Yeniden açılması noktasıdır

 

Yanlış

 

Olması gereken

Dayatılan dinden, tercih edilen dine geçmektir

Bunun da yolu islamı yeniden tebliğdir

İnsanlara anladıkları dilde kuranı

İniş sırasına göre okutmak ve anlaşılmasını sağlamak

İnsanların tercihine sunmaktır

Yoksa dayatılan dinin kurumlarını

Yeniden canlandırmak değildir.

 

Müslüman’ın İslamdan korkusu mu var ki

Dayatmacı kurumlardan medet umuyor

Tercihi değil dayatmayı esas alan girişimlerde bulunuyor

 

“el-Alâk -1-2-3-4-5- Oku!

Yaradan Rabbinin adıyla oku!

O, insanı bir Alâk’tan yarattı.

Oku!

Rabbin sonsuz kerem sahibidir.

O Rab ki kalemle yazmayı öğretti.

İnsana bilmediği şeyleri öğretti.”

 

21.yüzyılda, bilgi çağında

Oku diyen

İnsan diyen

Kalem diyen

Bilgiden söz eden bir dinin

Anlaşılmasından korkmak niye Müslüman

 

Author: Mehmet ÇEVİK

Bir yanıt yazın