Adı ne olursa olsun
İçinde yaşadığımız çağın
En temel özelliği bilgidir.
Nasıl sanayi çağını
Malların seri üretimi ve
Seri tüketimi olarak tanımlıyorsak
Bilgi çağını da bilginin seri üretildiği
Ve seri tüketildiği çağ olarak tanımlamak mümkün
Haliyle eğitimde
Bu gerçekliğe hizmet etmelidir
Rahmetli Arvasi hocanın dediği gibi
“Ağızdan dolma tek atımlık tüfeğe benzeyen
Bugünkü eğitim-öğretim
Sistemden hızla uzaklaşmalı
Eğitimi en az makineli tüfek şekline
Dahası lazerli silah şekline dönüştürmeliyiz.
Yani ezberleyen,
Ezberlediğiyle yetinen
Dünyayı da ezberlediğinden ibaret sayan
Bir eğitim düzeninden
Cehaletini keşfeden
Araştıran üreten
Bir eğitim modeline geçmeliyiz
Çağımızın ikinci temel özelliği ise
İnsanların giderek
Doğdukları coğrafyanın dışında
Yaşamaya başlamalarıdır
Bu gerçekler çerçevesinde
“Temel eğitimi” nasıl gerçekleştirmeliyiz
Temel soruda, sorunda bu
Bugüne kadar uygulanan eğitimde
Temel kabul edilen düşünce
“ Öğrencilere istendik davranışlar kazandırmaktı”
Olmadı
Ne içerde eğitimin paydaşlarını memnun edebildik
Ne de uluslar arası arenada kendimize yer bulabildik.
Yeni bir binyılın başında
İçine girdiğimiz bin yılın
İhtiyaçlarına cevap verecek
Bir temel eğitimi oluşturmak zorundayız
Bu temel eğitim
Öğrenciye “istendik davranışlar kazandırmak” gibi
Bir anlamsız düşünceyi değil
Çağın ihtiyaçlarına ve
Milletin karakterine uygun
Özellikler taşımalıdır.
Temel eğitimin
Çocuk denilen insan yavrusunun
Var olan değerlerini ortaya çıkarıp
Geliştirmek gibi bir misyonu olmalı.
Temel eğitimin
“Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir”
Diyen liderin takipçileri olarak
Bireyin özgünlüğünü ve
Özgürlüğünü önceleyen
Özellikler taşıması sağlanmalıdır
Temel eğitim sonuçta
Toplumun özgürlüğü önceleyip dağılmasına
Ya da
Birliği önceleyip despotlaşmasına izin vermeyecek
Hassasiyetler taşımalıdır
Bu çerçevede;
Temel eğitim=dil (matematik+tarih)
Şeklinde formülleşen bir yapıya sahip olmalıdır
Bu formüldeki dil;
Ülkenin resmi dilinin ve
Çocuğun ana dilinin öğrenilmesi olarak alınmalı
Bir noktadan sonra bunlara
Çocuğun ilgi duyacağı bir
Yabancı dil eklenmelidir.
Matematik ve tarih ise
Çocukların,
Rakamlara ve hamasete boğuldukları
Bir müfredat ve öğretilme
Uygulamasından kurtarılmalıdır.
Matematiğin rakamlarla,
Tarihin kavramlarla düşünebilme
Becerisi kazandırdığı gerçeğinden yola çıkan
Bir müfredat ve öğretilme yolu tercih edilmelidir
Bilginin sınırsız dolaştığı,
Mekân mefhumunun önemini kaybettiği,
İnsanların kendi ülkelerinin dışında
Yaşama alışkanlıklarının yaygınlaştığı bir dünyada
Eğitimin bu şekilde düzenlenmesinin
Kaçınılmazlığı ortadadır.
Sorun tabelalaşmaktan
Kurtulma sorunudur.
Sorun nicelik değil, nitelik sorunudur
Sorun şöyle veya böyle bir nesil
Yetiştirme değil
İnsanın cehaletini keşfetme ve
Giderme ihtiyacı duyma sorunudur.