25 HAZİRAN BİR ŞEYİN ERTESİ

 

Bir dönem filmine girmiş gibi hissediyorum kendimi

1940’ları 2018’de yaşayacağım

-Ki ben 1958 doğumluyum-

Bu bir tarih öğretmeni için

Tasavvur edilebilir

Lakin bulunmaz nimet.

 

1940’ların tek partili, tek adamlı

Her şeyin siyah beyaz olduğu

Tek adamın her şey

Her şeyin de tek adam olduğu

Anlatıla, anlatıla bitirilemeyen dönem

En fena eleştirmenleri tarafından

“Çok partili tek adamlı”

Dönem olarak gösterime giriyor.

 

Bir sahne düşünüyorum

1940’lardayım.

Şehrin girişinde gelmesi gerekeni bekleyen

bir mahşeri kalabalık

Gelmesi gereken

Milli şef.

Milli şef milletin bindiği kara trene inat

Bembeyaz bir trenle

Bir anda bir hayal gibi geçiyor önümüzden

Nümayiş hayali sükût ve sessizlik

 

2018 yılında ise bu sahne

Muhtemelen şöyle olacak.

Göreceğiz.

Ümmetin reisi

Yerlerde kaynaşan ahaliye inat

Gökyüzünde tayyaresiyle geçecek ahalinin üzerinden

Gene nümayiş, gene hayali sükût gene sessizlik

 

Absürt bir şey… Ama öyle

Ne demişti Marks

“Tarihin tekerrür ettiğini söylerler”

Doğru. Devam eder…

“Birincisinde dram olarak

İkincisinde komedi olarak”…

 

Absürtlük oradan geliyor sanırım.

 

Ama ben bir tarih öğretmeni olarak

Maliyetinin düşük olmasını dilediğim

Bu dönem filmini bize yaşatan

Yapımcılara, yayıncılara,

Filimdeki figürasyona minnettarım.

 

Işıkları kapatıyoruz.

Koltuğumuza yerleşiyoruz

Hazırız

Pardon çitlek çitleyebilirmiyiz?

….

Kime soralım…!

Author: Mehmet ÇEVİK

Bir yanıt yazın