İslam coğrafyası tam anlamıyla bir hercümerç içinde bulunuyor.
Ayaklanmalar,
gösteriler
müdahaleler,
Devlet adamlarının ülkeden kaçmaları peş peşe geliyor.
Bu gelişmelerde dikkat çeken konu şu
Gelişmeleri ABD de Türkiye’de destekliyor.
Neden
Yoksa işin içinde bir “BOP” mu var.
Hani şu büyük Ortadoğu projesi
Proje Amerika birleşik devletlerinin
43. Başkanı Bush hükümeti tarafından oluşturulur
2004 yılındaki G–8 zirvesinde ortaya atılır.
Reddedilir.
Ne gam!
Proje; En batıda Fas’ın Atlantik kıyılarından,
en doğuda Pakistan’ın kuzeyindeki Kara kurum yaylalarına,
kuzeyde Türkiye’nin Karadeniz kıyılarından
güneyde Aden ve Yemen’e kadar uzanan bölgede,
Müslüman ülkelere demokrasi ihracını
ve bu ülkelerin pazarlarının açılmasını amaçladığı açıklanan politik kuramdır.
Proje G–8 de reddedildi de ne oldu?
2005 yılında Mekke’de düzenlenen İKÖ zirvesinde
bütün üye ülkeler oybirliği ile 10 yıllık aksiyon planını kabul etti.
Orada:
Demokratikleşme,
İyi yönetişim için insan haklarına saygı,
Kadının haklarına saygılı bir düzen vurgusu ortaya çıktı.
Görülen o ki BOP un felsefesi ile İKÖ temennileri örtüşüyor.
Son beş yıla bu örtüşme çerçevesinde baktığımızda
5 yılda alt yapısı tamamlanan projenin, uygulanma zamanın geldiği görülür.
İslam ülkelerinde
domino etkisi yapan gelişmeler
aslında her biri kendi ülkesinin 28 Şubatı.
Önemli olan,
gelişen olayların ve peşinden gelecek
muhtemel yönetimlerin ne kadar İslam’a,
İslam toplumlarına
ne kadar küresel güçlere hizmet ettiği veya edeceğidir.
Davutoğlu olayı
tarihin normalleşmesi olarak görüyor.
İnsanın aklına şu soru gelmiyor değil.
Anormal girişimler normalleşme sağlar mı?
Ve
İnsan hayal ettiği müddetçe;
Edebiyatta mı?
Siyasette mi?
Devlet adamlığında mı yaşar?