Tespit şu:
Bugün dünya nüfusunun büyük bir bölümü
bilinen ya da bilinmeyen tasvip edilen ya da edilmeyen
bir sebeple doğduğu coğrafyanın dışında yaşıyor.
Bu tespitin eğitime yansıyan sorusu ise;
sınıfınızdaki öğrencilerden kaçının evinde,
okulda kullanılan dilin dışında bir dil kullandığını biliyor musunuz?
Bu tespit ve bu soru’nun yarattığı mesele
yarınki toplumun nasıl bir toplum
ve bu toplumdaki insanın
nasıl bir insan olacağı ve daha önemlisi
bu insanın eğitiminin nasıl olacağı meselesidir.
Coğrafyaların sabit lakin daha kolay ulaşılabilir,
insan hareketlerinin giderek arttığı,
farklı kültürlerin yan yana olduğu bir dünyada,
dünyaya hâkim olmanın yolunun
farklılıkları çatıştırmakta arayanların muktedir olması
bu durumu daha da ciddi hale sokmaktadır.
Neden?
Çünkü:
Yarın ki toplum, farklılıklarımı, birliğimi öncelemeli.
Farklılıkları koruyup birliği ıskalarsak ne olur?
Ya da tam tersi
Birliği sağlayıp farklılıkları ıskalarsak ne olur?
Biliniyor ki farklılıkları koruyup
birliği ihmal edersek dağılmayı,
birliği sağlayıp farklılıkları ihmal edersek
despotizm’i davet etmiş oluruz.
Tercihlerden ikisi de yanlış
ikisinin de yaratacağı toplum
refah ve huzur toplumu değil.
Refah ve huzur toplumunun olabilmesi
birliği sağlarken farklılıkları da koruyan
bir eğitimden geçiyor.
Buna elin oğlu çok kültürlü eğitim diyor.
Çok kültürlü eğitim, farklı kültürlerin
bir arada abc yi çözmesi değil, farklı kültürlerin
ortak bir kimya oluşturabilmesidir.
Örneklendirecek olursak,
Atatürkün çok sesli müzik için verdiği örneği verebiliriz.
Anlatırlar ki
halk evlerinde halk müziği yapanları dinleyen Atatürk onlara derki
Bu böyle olmaz çok sesli müzik yapmalıyız.
Aradan zaman geçer Atatürk’ü halk evine davet ederler
ve derler ki paşam size çok sesli müzik dinletmek istiyoruz
Atatürk gelir sahnede birçok saz vardır.
Türkülerini söylerler aynı tarzda.
Atatürk
Konser çıkışı efendiler der
“ben çok sazlı değil, çok sesli müzik” demiştim
Çok kültürlü eğitimden kasıt, farklılıkları koruyarak
ve dahi geliştirerek ortak bir yapı oluşturmaktır.
Olur mu?
Olur.
Farklılıkların fiziksel beraberliğinden altı yüz yıllık Osmanlı barışının doğmasını sağlayan milletimin evlatları farklılıkların kimyasal beraberliğinden de
bin iki yüz yıllık bir Türk muasırlaşması çıkarabilir.