Bu iki millet
bin yıldır bu topraklarda dans ediyor.
Yerel melodiler çalındığında
ortaya görsel olarak ta,
duygusal olarak ta güzel şeyler çıkıyor.
ne zaman ki müziğin ritmi değişiyor,
adı değişiyor
icra edeni değişiyorsa
ortaya bir huzursuzluk çıkıyor.
Ritim bozuluyor,
uyum bozuluyor,
kavalyeler birbirinin ayağına basmaya başlıyor.
Haliyle ne görsel ahenk kalıyor,
nede duygusal haz.
Türklerle Kürtlerin
bu dansına katkıda bulunan
yerli müzik şeflerinin
dansçıların bu özelliğine dikkat etmeleri gerekmektedir.
Yerli parçaları çalmalılar.
Belki ritmi farklı,
sözü farklı
bestecisi farklı olabilir
ama yerli olmalı,
bu toprakların,
bu insanların kültürünün bir parçası olmalı.
Bu hassasiyet göz önünde bulundurulduğunda
görülecek ki
görsel
ve duygusal uyumu bozan
kavalyeler değil:
yani Kürtler değil,
Türkler değil.
dans edilen mekanda değil:
bütün zorluklarına rağmen bu pist bize
bin yıldır dans etmemizi sağlıyor.
şekilsizliğine rağmen.
çekemeyen gözlerin üstünde olmasına rağmen,
pistin dışında bir yığın yosmanın
ve bir yığın zamparanın
pistin içine girmek için
sudan sebep aramasına
dışarıdan dansı bozmak için
her melaneti yapmasına rağmen.
Müzik şefleri
bu iki kavalyenin
müzik seçimine özen göstermelidir.
Bu iki kavalyenin
bu pistte dans etme istekleri o kadar güçlüdür ki
müzik şefleri yanlış müzik çalmaya devam ederse
kavalyeler birbirinin ayağına basmayı bırakıp
sanırım müzik şeflerinin üzerine yürüyecekler.
Bin yıl daha dansa devam edebilme adına