Bütün darbeler müdahaleler ve muhtıralar kontrollü olaylardır. Altmış darbesi yetmiş bir muhtırası, seksen darbesi, yirmi sekiz Şubat hareketi ve 15 Temmuz kontrollü gelişmelerdir
Çünkü:
ABD ve AB kendileri için ölümcül öneme haiz enerji kaynaklarının bulunduğu coğrafyayı kontrol edebilmenin en kolay yolunun o bölgeyi “kontrol edilebilir kriz” ortamında tutmak olduğunu keşfetti.
İkinci dünya savaşı sonunda o meşhur soğuk savaş döneminde bir yapılanma gerçekleştirdi
İki kutuplu soğuk savaş döneminde enerji coğrafyasını “kontrol edilebilir kriz” ortamında tutmak için;
İdeolojileri kullandı
İsrail’i kurdu ve kullandı
NATO yu kullandı
İMF yi kullandı
Bütün bunları kullanırken uyguladığı siyaset,”havuçla kandırdıklarının sopayla hizaya sokma” politikası idi
Bu siyaset yol kazaları olsa da olumlu sonuç verdi ve dönem 1989 yılında kapitalizmin zaferiyle sonuçlandı.
Soğuk savaş dönemi sona erdi lakin yeni gelişme karşısında yeni bir yapılanmaya gidilmesi gerekiyordu. Bu yenidünya düzeni idi. Tek kutuplu idi. düşmanı yoktu.
ABD VE AB yenidünya düzenini kurarken ve bu düzeni “kontrol edilebilir kriz” ortamı yaratabilmek için;
İdeolojinin yerine dini koydu
İrsalini yerine Kürdistan’ı koydu
NATO yu güncelledi
İMF yerine liberalizmi gündeme soktu
1989 yılından bu yana yaşananları bu tablo çerçevesinde görürsek bakarsak değil görürsek hem ülkemizdeki hem dünyadaki gelişmeleri daha rahat ve daha doğru algılar ve anlarız. Kaybettiğimiz bir yetmiş yıla yeni bir yetmiş yıl eklemeyiz
ORTAM
Batı uygarlığı dünyayı ikiye bölüyor.
Dünyanın bir kısmında ki bu kendi kısımlarıdır biz buna gelişmiş dünya diyelim. Gerçi kendileri de böyle diyor.
Bu kısımda ABD… Var AB var… Sanayi ötesi toplumlar var.
Bu kısmın önemi dünya ekonomisinin –geliri- yüzde seksenini elinde bulundururken dünya nüfusunun yüzde yirmisini barındırması
Diğer kısımda ise karşı taraftır. Karşı taraf dediğimiz ise yukarıda saydığımız devletlerin dışında kalan tüm devletlerdir
Bu kesiminde önemi dünya nüfusunun yüzde seksenini barındırmasına rağmen dünya ekonomisinin sadece yüzde yirmisine sahip olması
Bu iki önemli kesimin esas önemli tarafı ise şu;
Gelişmiş kesimin ihtiyaç duyduğu enerji kaynakları, gelişmemiş kesimin elinde
Gelişmiş kesimin hayat damarlarından tümü gelişmemiş kesimin elinde
Bu açmazın çözümünü gelişmiş dünyanın siyasisi gelişmemiş dünyayı; kontrol edilebilir kriz ortamı yaratarak çözmüş
YÖNETİLEBİLİR KRİZ ORTAMI
Gelişmemiş dünya coğrafyası sürekli bir diken üstünde politikası içinde olmalıdır bunu sağlamak için din unsurları, mezhep anlaşmazlıkları, ırk hassasiyetleri öne sürülmüş. Bu sorunun çözümü de her isteyene devlet kurma politikasında bulmuştur.
Enerji alnında isteyenin devlet kurmasına yardım eder, devletlerin kurulması aşamasında sorun yaratacak konuların oluşmasına katkıda bulunur ve zaman içinde çıkan sorunları çözümüne katkı yapıyorum diyerek kendi politikalarını dayatırsın.
Bu fasit daireden oluşan politikanın adı; yönetilebilir kriz ortamıdır
İDEOLOJİLERİ KULLANMAK
Soğuk savaş döneminde sağ-sol, komünist-faşist ideolojiler kullanıldı
Memleketin evlatları memleketleri için birbirlerini öldürmeye başladı
Bir kargaşa ortamı yaratıldı bir istikrarsızlık süreci yaşatıldı. Bu süreçte sağcılarda solcularda komünistlerde faşistlerde aynı kaynaktan beslendi
Aynı kaynak tarafından kullanıldı
Soğuk savaş dönemi sonrasında batı emperyalizmi bu kez mezhepler ve de
Laiklerle dinciler üzerinden bir istikrarsızlık ortamı yaratma gayretine girdi
Şu anda yaşanan süreç bu amaca hizmet eden süreçtir
Nasıl sağ sol kavgasını yaratabilmek için özgürlükleri tetikleyen bir anayasa -1960 anayasası yaratıldıysa
Bu günde mezhep ve laik –dinci çatışmasına imkân sağlayacak bir anayasa ve bu anayasanın şekillendirdiği siyasal yapılanmaya gidiliyor
Ne dün kü anayasanın bu topluma özgürlükler kazandırması gibi bir amacı vardı ki gördük bütün o olanlar bizi sadece bir başka darbeye taşıdı
Nede bu gün din adına kanımlar olarak inananlar tarafından benimsenen gelişmelerin müminin hayatını kolaylaştırma amacı vardır
Bütün amaç kontrol edilebilecek krizlerin oluşmasını sağlamaktır.
KÜRT DEVLETİ
Soğuk savaş döneminde birden batı emperyalizmi Yahudileri keşfetti.
Dünyada bir Yahudi gerçeği vardı ve bu Yahudilerinde bir devlet kurma hakları vardı
Kaç bin yıldır devletsiz yaşayan Yahudilere batı bir devlet kurmaya karar verdi
Bu Yahudi severliğin sebebi asla Yahudiler değildir
Enerji kaynaklarının ortasında bir İsrail devleti pimi çekilip atılmış bir bombadır. O bölgede bulunan herkesi rahatsız eder ki etmiştir hala etmektedir
Soğuk savaş döneminin bitmesi kontrol edilmesi gereken coğrafyanın batıya kayması üzerine batı bu coğrafyayı istikrarsızlaştıracak yeni metotlar aradı
Elinde iki yol vardı
Ya İsrail’in yayılmasını sağlayacak veya bu coğrafyada yeni bir İsrail devleti kurmak
Birincisi genel politikaya aykırıydı. İstikrarsızlık amaçlanan coğrafyada istikrarsızlık kaynağı din ve mezhepler ise, İsrail’in genişlemesi bölgedeki müslümanların bir araya gelmesine yol açabilirdi. Vazgeçildi
İkincisi ise bölgede bir Kürt devleti kurulmasıydı. Bu Kürt devleti yeni dönemde soğuk savaş döneminde İsrail’in yaptığı etkiyi yapabilirdi. Buna karar verildi
Kürt meselesi budur. Nasıl İsrail’in kurulmasında bir İsrail sevgisi ilgisi yoksa Kürt devletinin kurulmasında da böyle bir endişe asla yoktur
Amaç soğuk savaş döneminde bölgede irsalin yaptığı mikserlik işlevini yapacak bir devlet yaratmaktır.
NATO’NUN GÜNCELLENMESİ
NATO batı uygarlığının jandarmasıdır. Her türlü operasyonu yapmak üzere kurgulanmıştır. Nato’ bu görevini soğuk savaş dönemi boyunca hakkıyla yapmıştır.
Türkiye’nin Nato’ya girmesiyle Türk ordusu NATO ordusu statüsü kazanmış ve bu ordu yetmiş yıl boyunca darbeler, muhtıralar müdahaleler ve bildirilerle Türkiye’ye yön verdi.
Soğuk savaş döneminin sona ermesinden sonra NATO yeni yapılanmaya gitti. Avrupa eski yapıyı gladyo adıyla temizler yenisini kurarken ve bunu batılı ülkeler kendileri yaparken bizde sistem farklı işledi. Daha doğrusu işlemedi işletilemedi. Sebebi Türkiye’nin coğrafi konumu ve siyasi özelliğiydi.
Türkiye’ye yakın bir coğrafyada Kürt devleti kurulurken ve mezhep ve din üzerinden bir düşmanlık tasarlanırken güçlü bir Türk ordusunun yaratacağı sıkıntılar göz önünde tutularak, Türk ordusu kamuoyu önünde itibar erozyonuna tabi tutuldu. Yapısal zaafa uğratıldı. Bu süreç ırakta askerin başına çuval geçirilerek başladı, 15 Temmuzda kendi insanına kurşun sıkarak tamamlandı.
Artık Türk ordusu yeni döneme hazır.
İMF LİBERALİZM
Batı emperyalizminin yönetilebilir kriz politikalarını uygulamada kullandığı önemli kurumlardan biride İMF dir
İMF ekonomik temelli uygarlığın ekonomiyi kontrol etme aracıdır. Nerde ne üretileceğine kimin ne kadar üreteceğine, ekonomik gelişmenin nereye kadar gideceğine ve hangi bölgede kriz yaratılarak operasyon yapılacağına karar veren ve uygulayan bir kurumdur.
İMF soğuk savaş dönemince bu uygulamalarını bi hakkı yapmış, soğuk savaş döneminin sona ermesi ile kendini geriye çekerek, lakin yapması gerekeni bu kez liberalizm adı altında ülke ekonomilerinin bizzat ortak olarak girerek yapmaya başlamıştır
Özetle İMF de NATO gibi 21.yüz yıla batı uygarlığının ihtiyaçları doğrultusunda kendini yenileyerek girmiştir.
SONUÇ
Batı uygarlığı kendini geliştirerek ve en önemlisi dönüştürerek varlığını sürdürme çabasındadır
Bilinmektedir ki ya da tarih bize göstermiştir ki her medeniyetin bir miadı vardır.
Ekonomik temelli batı uygarlığının da sonu gelmiştir.
Çırpınmanın ecele faydası yoktur.
Her yüz yıl kendi medeniyetini beraber getirir.21 yüz yılda böyle olacaktır.
Sorun 21 yüz yıldaki medeniyetin batı medeniyetinin yeni bir versiyonu mu? Yoksa yepyeni bir medeniyet mi olacağı sorunudur.
Bizim temennimiz, “insanı tanımadan maddeyi tanıyan” ve bu gerçek üzerine kurulan, bu gerçek üzerine kurulduğu için insanı yok sayan ve insanın bütün enerjisini, kendinin var olduğunu, insan olduğunu ispat etmeye harcamasına yol açan ve bu yolda pek çok kötü hatıra biriktirmesine sebep olan batı uygarlığının,
renk ve şekil değiştirerek devamı değil, insan temelli yen bir uygarlığın olmasıdır
Böyle bir ihtimal var mı?
Var.
- YÜZ YILI ANLAMA KLAVUZU
- Yüz yıl karizmatik liderler yüz yılıdır. Lenin. Atatürk. Müsollini, Çorçil, Hitler, Castro, Enver hoca Saddam, Kaddafi hep karizmatik liderlerdir ve geçen yüzyılda biz bu liderleri bu liderlerin ülkelerini konuştuk. Tarihi bunlar yazdı, iyi ve ya kötü.
21 yüz yıl ise karizmatik liderler değil ortak aklı erdem ve güzelliği ile cehenneme bir adım daha uzak duran sıradan başkanların yüzyılı olacaktır.
Karizmatik lider peşinde koşan toplumlar, kerizmatik toplumlar olarak öce var olacak sonra tarihe karışacaklardır.
Kerizmatik toplum; toplumsal enerjisini kendi insanını refahı ve kalkınması için değil hâkim medeniyetin efendileri için kullanan toplumdur.
Misal; bir toplum bilgi çağında yol yapıyorum, köprü yapıyorum, hava alanı yapıyorum diye övünüyorsa bu toplum hâkim batı uygarlığının değirmenine su taşıyor demektir.
Çünkü bütün bu yapılanlar o ülkenin insanın refahı için değil ekonomik temelli batı uygarlığının devamını sağlamak içindir
Oto banlar yapılıyor arabalar artıyor, arabayı kim üretiyor, batı uygarlığı.
Yolu yapan ülkenin insanı ise üretilen o 15 bin liralık arabayı 30 bin liraya alıyor 30 bin liraya aldığı arabaya maliyeti 1,5 lira olan benzine 5 liralık benzin dolduruyor. Bu paraları da devlet toplayarak batıdan aldığı borçların faizi diye batıya aktarıyor
Parayı batı alıyor, refahı batılı ülkelerin insanları yaşıyor, lakin yol yapılıyor diye övünende sevinende başkaları
Bu politikalara son vermenin yolu karizmatik liderlere dur demek ortak aklı hâkim kılmaktır
- 20 yüzyıl ekonominin özgürleşmesidir. Paranın dolaşımının kolaylaşması
- Yüz yıl ise siyasetin özgürleşmesidir. Siyasetin özgürleşmesi kalabalıkların siyasete karışması, siyaseti şekillendirmesi ve yönlendirmesidir
Bunun için;
Milli irade ile seçmen iradesi ayrımının bilinmesi
Seçmen iradesinin seçmen iradesi olması için, parti içi demokrasinin, seçim maliyetinin şeffaflaşmasının, adil ve temsil gücü fazla seçim sistemlerinin kullanılmasının
Siyasetçinin dokunulmazlığının kişiye dokunulmazlık değil yaptığı işe dokunulmazlık olduğu
Siyasetçilerin sadece siyasi hesap veririm tavrından hukuki hesapta vermem lazım tavrına geçmesi
Siyasetin bir gönüllülük olduğu gerçeği çerçevesinde
Hiçbir siyasetçinin ülkenin refah artış miktarı dışında bir refaha sahip olmaması, olduğundada hukuki hesap verme bilincinde ve zorunluluğunda olması
Bütün bunlar sağlıklı bir seçmen iradesinin tecellisini bu tecellide sağlam bir milli iradenin oluşmasını sağlar
21.yüz yılın insanın, bilginin, adaletin hâkim olduğu bir yüz yıl olabilmesi için, insanoğlunun çerçevesini şu üç unsurun çizdiği yeni bir medeniyet oluşturmak zorundadır
- MUASIR MEDENİYET.
Muasır medeniyet seviyesi batı uygarlığının seviyesi değildir. Hedef batıda değildir. Başka bir şey de değildir. Muasır medeniyet seviyesi tarihten önce vardık tarihten sonrada varız anlayışının bir yansımasıdır. Bir milletin var olabilmek için kendini zamana uydurabilme çabasının adıdır.
Bu çabanın doğuyla batıyla kuzeyle güneyle ilgisi yoktur ilgili olan şey zamana ayak uydurma zorunluluğudur. Bu zorunluluğun da bir temel ilkesi vardır: Yurtta sulh cihanda sulh
2-YURTA SULH CİHANDA SULH
Yurtta sulh cihanda sulh ilkesi bir dış politika ilkesi gibi görülse, kabul edilse, öyle olduğu vurgulansa da bu ilke aslında bir medeniyetin temel özelliğidir.
Musır medeniyet seviyesi şunun bunun medeniyetinin seviyesi değil, diyor ki musır medeniyet yurtta sulhu ve dünyada sulhu gerçekleştiren medeniyettir. Bu medeniyetin coğrafyası yok, dini yok milliyeti yok devleti yon ama niteliği var ve bu nitelikte yurtta ve dünyada barışı temin etmesi.
Var mı böyle bir medeniyet?
Görünürde yok. Olamaz mı? elbette olur
Nasıl?
Çözüm muhtaç olunan kudretin nerde olduğunun bilinmesidir.
- MUHTAÇ OLUNAN KUDRET
Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur.
Bu cümleyi hamaset kokan ırkçılık kokan bir milleti kutsayan bir söylem kabul etmek, kabul edilemez bir yanılgı olur. Cümledeki asil kan biyolojik olarak kan değil sosyolojik olarak kültürdür.
Eğer ki yurtta ve dünyada barışı temin edecek bir medeniyet yaratmak istiyorsak; kendi milli kültürümüzü, bir adım ötesi mensubu olduğumuz ümmetin kültürünü ve bir adım daha ötesi parçası olduğumuz insanlık âleminin milyonlarca yıllık birikimini bilmek anlamak ve zamanın ruhuna uygun olarak yorumlamak zorundayız. yurta ve dünyada barışı temin edecek medeniyeti yaratmanın yolu budur.