Hayatım boyunca duygularımı
Tam olarak, eksiksiz, doya doya
Yaşadığımı söyleyemem
Hep bir eksiklik, bir noksanlık,
Hep bir yaşanmamışlık
Hep bir tamamlanması gereken
Hep bir doldurulması elzem
Bir boşluk kalmıştır içimde
Ben böyle yaşadım
Bu yaşanmamışlıkları
Düne ah vah ederek
Bu günü kayıp yarını berbat
Hale sokacak duygulara kapılmadım hiç
Öykünmedim, yakınmadım, sitem etmedim
Kendi kendime hep
‘Demek daha iyi yaşayacak’
Günlere ihtiyacım varmış diye düşündüm
Yaşanmamışlıkları ayaklarımda
Beni toprağa çeken pranga olarak değil,
Beni yarınlara taşıyacak güç olarak gördüm
Daha iyi, daha güzel günler
Olmalı, olabilmeli diye düşündüm
Daha iyisi daha güzeli
Olmalıydı, olabilmeliydi
Ama asla mükemmel olmamalıydı
Mükemmellik;
Hayattan beklentinin bitmesi,
Yapılacakların kalmaması,
Hayatın işlevsizleşmesi gibi gelir bana
Ki o noktada
Elde iki seçenek vardır
İnsanoğlu için.
Biri uhrevi mükemmellik noktası
Ki “En El Hak” noktasıdır.
‘Hâşâ’ kere hâşâ diyorum
Diğeri ise dünyevi mükemmellik noktası
Ki ‘iyi insan’ olma noktasıdır.
Estağfurullah diyorum da
Başka bir şey demiyorum
Hayatı sıfatsız yaşamaya çalışıyorum