DARBE-ÜLKENİN BİR AYIKLANMAYA İHTİYACI VAR

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, Olağanüstü Din Şurası’ndaki konuşması:

“Rahmetli Özal, Ecevit hatta biz de bu yapıya zamanında iyi niyetle destek olduk. Ben de katılmadığım pek çok yönleri olmasına rağmen herkes gibi yardımcı oldum. Onlar çalışmalarına destek oldu siz “teslim” oldunuz.Ne istediler de vermedik bu anlama gelir
Bu kesimin de istifade etmesini sağladık. Yapının başındaki kişi üzerindeki tereddütlerimize rağmen, eğitim, yardım, dayanışma faaliyetleri için müsamaha gösterdik. “Allah” dedikleri için müsamaha gösterdik. ‘Bir ortak yanımız var’ dedik. Allahla aldatanları Allahla aldatmışlar. Ama samimi Müslüman bilir ki Allah hâşâ aldatılmaz.
Aslında bu yapının bambaşka niyetleri olduğunu uzun süre görmedik, göremedik. Taki ucu şahsımıza dokununcaya kadar

Tavrımız değişti. Mit müsteşarının tutuklanmak istenmesi-17-25 Aralık yolsuzlukları 2012 yılından sonra rezervlerimizi çok açık koymuştuk. Bu dönemde hızlanan TSK’ ya yönelik operasyonlar ve davalarla ilgili ciddi şüphelerim oluştu. Uzun yıllar birlikte çalıştığım komutanlara yönelik suçlamalar beni ikna etmiyordu. Meseleyi kendi arkadaşlarımıza dahi anlatmakta güçlük çekiyorduk. İnsanlar tehlikenin şahsa mı devlete mi yönelik olduğu konusunda tereddüt yaşıyordu.
Şu saatten sonra Pensilvanya’daki şarlatanın ha şunu bileydin hezeyanlarına kulak veren herkes başına gelecekleri kabul etmiş demektir. Pişman olduklarının söyleyenler hakkında ciddi tereddütlerimiz var. Aynı düşüncedeyim pişmanız diyenler gerçekten pişman mı oldular, yoksa bu ihanet şebekesinin tavrı olan riyakârlıktan mı Takiye nedir? Kim niçin yapar? Var? Sonuna kadar gardımızı indirmeyeceğiz. At nedir Üsküdar neresidir?

Birileri FETÖ mensupları için de Haşhaşilerle aynı ifadeleri kullanıyor. Kim? Çünkü bunların da faili meçhul cinayetleri var. Ortaya çıkıyor.
Bu hain örgütün yüzünü ortaya dökememenin üzüntüsü içindeyim. Şükür! Hem Rabbime, hem milletimize verecek hesabımız olduğunu biliyorum. Güzel! Rabbim de, milletim de bizi affetsin.”Âmin… Ama

HARAKİRİ, GÜNAH ÇIKARMA, TÖVBE YA DA İSTİFA
İnsanlar yanlış yaptıklarında,
Yaptıkları yanlışı kabul edip
Bir şekilde telafi yoluna giderler.

Mesela harakiri;
Harakiri: Başarıyla sona erdirilememiş bir amacın
“sorumluluğunu” almaktır.

Mesela günah çıkarmak
Günah çıkarmak;
Tövbekârların günahlarını
Bir “din adamının önünde” itiraf ederek bağışlanması.

Mesela Tövbe etmek
Tövbe etmek;
Haram işledikten sonra,
Pişman olup Allahü tealadan korkmak
“bir daha yapmamaya azmetmek”,karar vermektir.

Mesela istifa etmek
İstifa etmek bir ideolojik duruş sergilemektir.
“İllaki birilerinin istifaya zorlamasıyla değil,
Kişi eğer verdiği sözü yerine getiremediyse
Veya getiremiyorsa istifa etmelidir.
Veya bir siyasi lider ülkeyi iyi yönetemiyorsa
Kendi kusuru dahi olmasa
Başarılı olamıyorsa istifayı düşünmelidir.”
Çünkü istifanın sözlük anlamı, “ayıklanmadır”

Sanırım günümüz “muktedirlerinin” de
Cemaat veya cemaatlerle olan ilişkileri,
Uluslar arası angajmanları,
İş dünyası ile oluşturdukları,
Basınla kurdukları “sorun yaratan”
İlişkiler sebebi ile
Ülkenin bir “ayıklanmaya” ihtiyacı var.
Yoksa yok mu?

Author: Mehmet ÇEVİK

Bir yanıt yazın