Bir vesileyle bir konunun
Umuma açık şekilde
Dillendirilmesi hususu hâsıl oldu (mealini sonra veririm)
Aile içi ilişkilerde
Dostlukların ve düşmanlıkların seyri
-Haydi, dostlukların diyelim de
“Düşmanlık” kelimesini
“Kırgınlıklar” olarak yumuşatalım-
Diğer insani ilişkilerden farklı işliyor
Kırgınlıklarınız ne kadar derin olsa da
Kırgın olduğunuz İnsanlarla
Bir yerde bir şekilde
Karşılaşmak durumundasınız
Bu hal insanı sıkıntıya sokuyor
Yetmiyor, ilişkilerin “kalitesini” bozuyor
Sonuç maalesef bu
Bu ahval ve şerait içinde
Aile ilişkilerinde
Hep “he” ci mi olalım?
Tavır komayalım mı?
Kırgınlığımızı ifade etmeyelim mi?
Yani “üç maymunu mu oynayalım”?
Polyannacılıkmı yapalım?
Tabi bu doğru değil
Mümkün de değil
İnsanız etten ve kemikteniz
Sevgimizi sevincimizi gösterdiğimiz gibi
Öfkemizi de kırgınlıklarımızı da
Yaşayacağız yaşamalıyız da
Doğal olanı bu
Lakin bu “öfke seanslarını”
Aile mahremiyeti içerisinde
Biraz “tahammül” sınırlarını genişleterek
Belki “hoş görüyü” biraz abartarak
Kırgınlıkları “kontrol edilebilir”
Seviyede tutmak gerekir
Bunun için;
1-Her fert her duyduğunu ya da düşündüğünü
Ya da gördüğünü bir şekilde ya da her şekilde
Başkalarına yansıtma ihtiyacında olmamalı
2-Hiçbir fert diğer bir ferdin
“Kırgınlığının takipçisi” olmamalı
Ama “sevgisinin yayıcısı” olmalı, olabilmeli
3-Kırgınlıklar, asla üçüncü şahıslar kanalıyla
Çözümlendirilmeye çalışılmamalı
Üçüncü şahıslar devreye sokulmadan
İkili ilişkiler kurabilmenin yolları
Hep açık tutulmalı
4-Büyükler “çocuklarla çocuk” olabilmenin
Yolunu aramalı, ama çocuklar
Asla” büyüklerle büyük olmanın”
Derdine düşmemelidir
Bunlara dikkat edilirse
“kontrol edilebilir kırgınlık”
Sağlanmış olur diye düşünüyorum
Aile içi dedim de
Toplum dediğimiz şeyde
En “geniş aile” değil mi?
O halde; “kontrol edilebilir kırgınlıklar”
Toplumsal barışında anahtarı sayılmaz mı?
Yani!