Cumhuriyeti kuranların
Yurdu dört baştan demir ağlarla
Örme gibi dertleri vardı
1950 de çok partili hayata geçildiğinde
Bu dert sonlandırıldı.
Artık yurdun
Demir ağlarla örülmesi gibi bir dert yoktu
Dert; karayolları ile köyleri kasabalara
Kasabaları kentlere hızla bağlama derdiydi
Bu politika 1950 de
“Yeter söz milletin” sloganıyla
Tarihe mal oldu
1950 deki bu değişim
Bir siyasi partinin
Basit ekonomik politika değişikliği mi idi
Yoksa
Ortada köklü bir değişim
Bir rota kırma mı söz konusuydu
Aradığım cevabı buldum.
“Demir yolu” “buharlı makine”
Buharlı makine “sanayileşme”
Ve yeni ufuklara açılma demekmiş.
Yani “bilgi devrimi”
Bu bağlamda
İlk “ticari” demiryolu
1830 da İngiltere’de yapıldı
1850 yılında ise Batı ülkeleri
Neredeyse 40 bin km demiryolu döşerken.
Karşı cenahta ise
Yani “dünün efendilerinin”
(Asya, Afrika ve Latin Amerika’nın)
Tamamında sadece 4 bin km ray döşenmişti
1880 yılında batıda döşenen
Ray miktarı 350 bin km olurken
Dünyanın diğer bütününde
Döşenen miktar ise 35 bin km dir.
Rakamlar uçuk ama oran aynı
Tablonun özeti şu:
Koşanlar aynı hızla koşarken
Yerinde sayanlar
Israrla yerinde saymaya devam ediyorlar
Aslında bu rakamlar
Batının neden refah
Doğunun da sefalet içinde
Olduğunu da izah ediyor
Demek ki “ray” ufkun genişlemesi
Muasır medeniyetin yakalanması
Refahın artmasının adıymış
Cumhuriyeti kuranların
Yarın endişesi taşıyanların
Muasır medeniyete ulaşma çabası olanların
Yurdu demir ağlarla örme merakının sebebi buymuş
Atın ayağındaki nalı
Koca bir yola çevirip
Koca vagonlar yapıp yarınlara açılmakmış
1923 yılında Britanya’nın sahip olduğu toprağın
Üç katı toprağa sahip Türkiye’deki
Toplam döşenmiş ray miktarının
Sadece 4 bin km olması kabul edilemez bir gerçekmiş
Yurdu dört bir baştan demir ağlarla örmek
Bu kabul edilemez gerçeği kapatma,
Çağı yakalama anlamı taşıyormuş
Bu anlayışla
1940 yılında döşenen ray miktarı
8637 km. ulaşır yani rakam ikiye katlanır
Yeter mi yetmez mi?
Daha ne ve nasıl yapmalıyız soruları
İkinci genel savaşın gölgesinde tartışılırken
1950 de “demir ağlardan” “petrol artığı asfalta” geçtik.
“Yeter söz milletin” diyerek başlayan süreç
“Küçük Amerika” olacağız “Barajlar kralı” olduk
“Köprüyü satacağıma” dayanır
Oradan da
Özelleştirme adına memlekette
Elden çıkarılmayan Ekonomik değer kalmaz
Kara trenler elektrikli trene
Elektrikli tren hızlı trene dönüşürde
Bu dönüşüm
Tek şeritli yolların çift şeritli
Çift şeritlilerin otobana dönüşme
Hız ve miktarına ulaşamaz
Karayollarına Rabbim yürü ya karayolları der
Aynı: refah seviyesinde
Hala gelişmekte olan ülke olma gerçeğimiz gibi
Ama olsun
Artık “küçük Amerika” değil
“Yeni Osmanlı” olacağız
Masal gibi
Ama akılda tutulması gereken gerçek şu
“Demir yolu” geri kalmışlığı yenmenin
Yani cehaleti keşfetmenin
“Karayolu” geri kalmışlığı kabullenmenin
Ve cehaleti gidermek için debelenmenin politikasıdır