TÜRKİYEYİ ANTAKYADAN AYAĞA KALDIRMAK

Kim olursan ol gel diyebilmesi için kişinin çağıracağı birinin olması lazım.
Yetmiş iki millete bir göz bakabilmek için zeminin uygun olması lazım.
Dün, bizim diyebileceğimiz medeniyetimizde- ki gözyaşı medeniyeti idi- sebebi de gözyaşını kale alması ve dindirmeyi amaç edinmesiydi.
O medeniyet te, o zeminde vardı. O zeminde çağrı yapılacak kişilerde vardı.
Gün geldi devran döndü benim medeniyetim irtifa kaybetmeye, batı medeniyeti ise irtifa kaydetmeye başladı. Yeni medeniyette gözyaşı medeniyeti idi. İnsanı kala almayan haliyle yarattığı yıkımın ardından başlayan gözyaşlarına duyarsız kalan bir medeniyet.
Yeni medeniyet etkinleştikçe zemin kaydı, yetmedi zemin üzerindeki yetmiş iki millet tarumar oldu. Tarumar olmayanlarında zihinleri bulandırıldı.
Anadolu toprakları üzerinde kalanların birbirlerine bakışları sertleşti, sözleri nobranlaştı, ilişkiler nadanlaştı.

Ve bu günkü laf-ı güzaf noktasına gelindi.
Anadolu bereketli topraktır. Türk milleti ise farklı zamanlarda kendilerini yeniden yorumlama kabiliyetine sahip. Bu özeliğini bir kez daha ortaya koydu ve Anadolu üzerindeki kara bulutları dağıtıp yeniden bir barış ortamı sağlamak için Cemil Meriç bir tez attı ortaya “Düşmanınızı dost edinerek yok ediniz”
Bu çağrı, bu coğrafya üzerinde yaşayan oyunculara yeniden gözyaşını kala alan bir uygarlık yaratma fırsatı verebilir.
Vermelidir.
Bu coğrafya üzerinde yaşayanlar bundan kendilerine bir vazife çıkarmalıdır.
Özellikle Antakyalılar Cemil MERİÇ in memleketin ortasına heykelini dikip o güzel cümlesini yazarak bu işe başlayabilirler.
ki ozaman Antakya bir höşgörü kenti olur.

Author: Mehmet ÇEVİK

Bir yanıt yazın