Son üç yüzyıllık tarihimizin
özetini yapacak olursak
kullanacağımız en doğru cümle şu olur.
Son üç yüzyılda yaşananlar
irtifa kaybeden bir uygarlıkla
-ki Osmanlıdır-
irtifa kaydeden
-ki batıdır-
bir uygarlık arasındaki
mücadelenin hikayesidir
Olayı bu şekilde ortaya koymadan
son üç yüzyıllık dönemi değerlendirirsek
ya da son üç yüzyılda yaşanan olayları
bu çerçevede değerlendirmezsek
sadece akıntıya kürek çekmiş
batı uygarlığının değirmenine su taşımış,
sadece ve sadece enerjimizi boşa harcamış oluruz.
Uygarlık
kültürel yaratmayı gerektiren,
toplumsal ihtiyaçları
bir bütünlük içinde
karşılayan gerekliliktir.
yeryüzünde
birden fazla kültür olduğu
gerçeği
tarih içinde
birden fazla uygarlıkla
karşılaşılmasının temelini
teşkil etmiştir.
Kimi milletler
uygarlığın hâkimi,
kimi hadimi,
kimide mahkûmu olmuştur.
Milletlerin bu rolleri
tarihi süreçte değişebilmiştir.
Bazen mahkûm olan
hâkim olmuş,
bazen hâkim olan
hadim olmuş
bazen ise o uygarlık içinde
kendine rol bulamayan
milletler yok olmuştur.
Tarih bize gerçeği fısıldamaktadır.
Türkün
Anadolu’daki bin yıllık
tarihinin son üç yüzyıllık kısmının da
bu açıdan değerlendirilmesi gerekmektedir.
Binyıllık Anadolu
Türk tarihimizin yarattığı
Türk İslam uygarlığının
temel özelliği:
coğrafi genişlemeye dayalı refahı,
toplum barışını
ve huzuru temin etmeye yönelik
gayretler,
kültürel yaratmalar
bin yedi yüzlere kadar
olumlu sonuçlar verdi.
1700 lere gelindiğinde
dünyanın bilinen coğrafyasında
yeni bir güç ortaya çıkmaya başladı.
Bu yeni bir uygarlığın izleri idi.
Bu yeni uygarlık
coğrafi genişleme yerine
refahı sanayileşmede aramış
huzuru ve toplumsal barışı ise
hiç kale almamıştı.
Kısaca yeni uygarlık
insan gerçeğini geri plana atan,
ama uygarlığın temelini
maddenin gerçeklerine ayıran bir uygarlıktı.
Türk İslam uygarlığı
bir süre yapısı gereği olayı algılayamadı,
görmezden geldi.
Bir süre sonra
iki uygarlığın güçleri eşitlenince
Osmanlı olayı anladı.
Birtakım
yenilenme,
silkinme
tedbirlerine başvurdu.
Olmadı.
İki uygarlık arasındaki güç
yeninin lehine müthiş gelişti.
Eski,
yenilginin mukadder olduğunu anladığında,
elde kalanı koruma adına
üç can simidi buldu
Osmanlıcılık
İslamcılık
Türkçülük
Tarih içinde üç akımda denen di.
Olmadı.
Sebep.
Bir sürü sebep bulmak mümkün
ama olayı uygarlıklar çekişmesi
açısından ele aldığımızda
ortaya çıkan gerçek şu.
Eski uygarlığın sahip olduğu coğrafya,
yeni uygarlığın
hayat damarlarının bulunduğu coğrafyaydı.
Yeni uygarlık
bu coğrafyayı mutlaka kontrol etmeliydi.
ve zaman
eski uygarlığın aleyhine hızla akınca
1918 noktasına gelindi.
Her şey bitmişti 1918 de
Eski uygarlığın bütün coğrafyası
etki altına alınmış,
uygarlığın kurucuları
imparatorluğun anakarasının ortasında,
orta Anadolu’ya sıkıştırılmıştı.
Ortada yeni uygarlığın kesin bir zaferi vardı.
Fakat öyle olmadı