HALKIN PSİKOLOJİK TATMİNİNİ SAĞLAYAN YÖNETİM

 

Türkiye tarihinde

1923 ten 1938 yılına kadar

defalarca çok partili hayata

geçme teşebbüsünde bulunan

ve fakat başarılı olamayan

Türkiye 1950 yılına geldiğinde

bu hayalinin gerçekleşmesi için

ortamın müsait olduğunu gördü.

bu bir süreç ti de zamanı mı gelmişti

yoksa küresel çıkarlarla

milli istekler bir noktada kesişmiş miydi

bilinmez ama bu kez olmuştu

çok partili hayata geçiyorduk

milli şef hazırdı

yeni parti hazırdı

millet demokrat diyemiyor

demir kırat diyordu ama

demokrasiye hazırdı

ülke tam da

“yeter söz milletin”

noktasındaydı.

 

şu soru aklımı hep kurcalar

Atatürk’ün isteyip de başaramadığı olayı

ismet İnönü nasıl gerçekleştirdi

sorunun cevabını hiç merak etmedim

Arap baharından sonra ise merakım hiç kalmadı

her şey kader di

biz konumuza dönelim

 

1938-1946 Türkiye’si

yanlış “arı dil” politikasının

hızını alamaması sonucu

ezanın bile Türkçe okutulması,

geri kalmanın suçunun

dinde olduğu düşüncesiyle

hareket edilmesi yüzünden

dine ve dini motiflere mesafe koyulması,

muasırlaşmayı batılılaşma

batılılaşmayı ise onlara ram olmak

sayan politikaların

yönetim ile halk arasında

bir uçurumun olduğu

Türkiye idi

 

Küresel güçler batıda

komünizme  kendilerinden

en uzak noktada bir sınır belirlediler

Türkiye

 

Türkiye’yi

küresel güçlerin istediği şekilde

yapılandırmanın kolay olduğu

mevcut iktidardan halkın memnun olmadığı

halkın memnun edecek bir iktidarın

yolunun yeni bir partinin

önünü açmak oluğunu gördü

tek yapması gereken

yerel siyasi aktörlere

“ilham vermek ve engel olmamaktı”

ilham “yeter söz milletindi”

millet buna bayıldı

yeni partiyi tek başına iktidara getirdi

 

Yeni partinin iktidardaki

ilk işi ezanın Arapça okunmasıydı.

Millet mest oldu.

 

arkasından  orduda yapılan değişiklikten sonra

meclis Kore’ye asker göndermeye karar verdi

Türk askeri

yurtta sulh cihanda sulh”

diyen ordu

komünist olup olmama konusunda

karar veremeyen Korelilere

komünist olayın demek için

Kore’nin yolunu tuttu

 

oysa daha sonra

bu milletin kendi evlatları

komünist olup olmamak için

birbirlerinin boğazına sarılacak

memleket kan gölüne dönecekti

 

“yeter söz milletin”

haykırışı basit bir fasit daire oluşturmuştu

 

halk oyunu veriyor

oyu alanlar

iktidar oluyor

o iktidarı da

İMF marifetiyle

olmadı darbe müdahale muhtıralarla

küresel güçler

istedikleri çizgiye çekiliyordu

 

 

bu uzun soluklu  bir proje idi

Anadolu’nun coğrafyası bunu gerektiriyordu

lakin Anadolu’nun insanları bunu görmüyordu

Artık cin şişeden çıkmıştı.

Dini motifler siyasetin malzemesiydi.

Siyasette dini terminoloji kullanılıyordu.

Süreç aslına uygun olarak

milleti mest ederek ilerliyordu,

ezanın Arapçalaştırılmasından

başlayan değişim

imam hatip liselerinin

sayısının artırılmasına,

bazılarının

“arka bahçesine”

dönüşmesine,

oradan başörtüsünün

simgeleştirilmesine

ve bunları istismar edenlerin

iktidara gelmesine

arkasından

“namaz kılan”

cumhurbaşkanına,

oradan da ilk defa

“başı örtülü eşi”

olan birinin

cumhurbaşkanı olması noktasına gelindi.

Artık ipteki cambaz İslamiyet ti.

Halk oraya odaklanmışken

Anadolu zemininde yapılan her siyaset

sadece küresel güçlere hizmet ediyordu

 

ne zamana kadar

gerçekten çok partili hayata

geçinceye kadar

gerçekten demokrasiye

geçinceye kadar

 

Author: Mehmet ÇEVİK

Bir yanıt yazın