Her yüzyıl
kendi medeniyetini beraber getirir.
21.yüzyıla girdiğimize göre
demek ki bir giden
bir de gelen medeniyet var.
Giden medeniyetin batı medeniyeti olduğu açıktır.
Gelen medeniyetin ne olduğuna bakmadan
gidenin enine boyuna bilinmesi gerekir ki
gelen anlaşılabilsin.
Batı medeniyeti;
Antik Yunan kültürünün
yeniden yorumlanması,
batının dinle hesaplaşması
ve teknolojinin hayata sokulması sonucu
meydana gelmiş bir uygarlıktır.
Bu uygarlığın özelliğini
Aleks Carel şöyle ifade ediyor:
“Batı insanı tanımadan maddeyi tanıdı
ve maddenin gerçekleri doğrultusunda
bir uygarlık oluşturdu.”
Son üç dört yüzyıldır
dünyanın yaşadığı dramın sebebi
maddenin gerçeği ile
insanın gerçeğinin çatışmasıdır.
Sömürgeler,
bölgesel çatışmalar,
iç savaşlar,
soykırımlar,
genel savaşlar,
yoksulluk ve
çifte standardın sebebi bu.
Nerdeyse son üç dört yüzyıldır
meydana gelen her şeyin sebebi olan batı uygarlığı
son yüzyıla ABD’ nin başkanlığında
ve eski kötü sembollerinden arınarak
girme hamlesini yaptı.
Yeni dünya düzeni,
küreselleşme,
büyük Ortadoğu projesi,
medeniyetler buluşması.
Soru şu bizim için:
Biz ülke olarak
batan bir geminin güvertesine mi sığınacağız,
yoksa yeni ufuklara yelken açan
geminin dümenine mi sarılacağız?