Türkün bahtı batıya yöneldikçe güler.
Malazgirt savaşı bir
“batıya yönelme”
projesiydi.
Bize Anadolu’yu kazandırdı.
İstanbul un fethi bir
“batıya yönelme”
projesiydi.
Bize bir dünya imparatorluğun kapılarını açtı.
Viyana kuşatması bir
“batıya yönelme”
projesiydi.
Viyana kapılarını iki defa zorladık.
Olmadı.
Olsaydı, aydınlanma çağını yakalayacaktık.
Anadolu’nun bozkırlarına
çekilme zilletinde kalmayacaktık.
Ne demiştik.
Türkün bahtı batıya yöneldikçe güler.
Avrupa birliği projesi
Türkün silahla değil, görüşmelerle
“batıya yönelme”
projesidir.
Batı, Türk tarihinin seyrini iyi bildiği için
Bizi Avrupa birliğine almıyor
almamakta direniyor.
Bizi yönetenlerde
Türk tarihinin seyrini bilmedikleri için
ayak sürüyorlar.
Bizi yönetenler,
Türk tarihinin seyrini bilseler di,
biz şimdiye kadar Avrupa birliği üyesiydik.
Batının direnci boş.
Biz Malazgirt’i batıya rağmen kazandık.
Anadolu’yu yurt tuttuk.
Biz İstanbul’u batıya rağmen fethettik.
Bir küçük devleti, imparatorluğa dönüştürdük.
Ama biz, kendi kendimizi yenemediğimiz için,
Viyana kapılarından kaç kez döndük.
Şimdide Avrupa birliği kapılarından dönüyoruz.
Viyana kapılarından döner gibi.
Batı istemediği için değil,
biz olayı “amaç” olarak değil, “araç” olarak gördüğümüz için
eli boş dönüyoruz.
“Amaç” olarak gören Hırvatlar bile
beraber başladığımız süreci başarıyla tamamladılar.
Biz hala “kaçıncı bilmem neyin” açılışının peşindeyiz.
Fala bakıyoruz.
Açılacak, açılmayacak
Alacaklar, almayacaklar