KÜRTLERLE DANS-5

Kürt meselesini “terörle mücadele” noktasından

“terörle müzakere” noktasına taşımak gaflet,

müzakereyi

terör örgütünün direktiflerini yerine getirmek

şeklinde algılamak ve uygulamak ise ihanettir.

 

Eğer, illaki müzakere deniliyorsa,

müzakere Apo’yla değil,

İbo’yla yapılmalıdır.

Eli silah,

dili ideoloji kokanlarla yapılacak müzakere,

sadece terörün azması,

sorunun içinden çıkılmaz bir hal almasına sebep olur.

Allah aşkına,şu sözleri şarkı yapanlarla ne konuşursunuz.

 

 

“ya babam, acaba ne yapalım?
insanlık istemiyorlar
saldırın ve tutun
kemiklerini kırın
o pislik iğrençleri
içimizden çıkartın
*
el ele verelim, ilerleyelim
vatan için yürüyelim
ya ölüm
ya kurtuluş
güneş bizim için doğdu
uyanın uykudan çabuk
artık savaş zamanı”

 

Müzakere,

sazı sevgi,

dili barış olanla yapılır.

Yapılmalıdır.

Bu şekilde yapılan bir müzakere,

bu ülkeye hayır ve huzur,

soruna çözüm getirir.

 

Çözümün dilini ibo

Şöyle dillendiriyor

 

“Yanaram, yanaram”

“Kim ne derse kanaram”.

 

Yüz yılı aşkın zamandır

Kürtler –Türkler kim ne derse inandılar,

denilenlerin özeti ise  batının“Sevr”de  dedikleriydi.

Bunun dışında denilenler ya cılız kaldı,

ya kala alınmadı.

 

Haliyle gene ibo nun deyişiyle:

 

” Eli güldürdü felek”

“Beni memnun etmedi “

 

Beni;

yani Kürdü de memnun etmedi,

Türküde memnun etmedi

 

Ortalık kan gölüne döndü.

İlişkiler soğumaya,

öfke kızışmaya başladı

Oysa yapılması gereken

“kim ne derse kanan”

Kürtlere ve Türklere

birilerinin bu toprakların gerçeklerini

söylemesi gerekiyordu.

 

Güçlü bir şekilde,

yüzyıldır ortalarda dolaşan

yalan yanlış,

kin kokan,

ve bu toprakların üzerinde yaşayanların

dışında herkesin işine yarayan,

baykuşların sesini bastıracak şekilde,

arı- duru,

dosdoğru

birilerinin bir şeyler söylemesi lazımdı.

 

O zaman

“eli güldüren felek”

Kürtleri de Türkleri de memnun ederdi.

 

Bu topraklar üzerinde yaşayan,

dününü olduğu gibi

yarınını da bu topraklarda gören

herkesi memnun ederdi

 

Author: Mehmet ÇEVİK

Bir yanıt yazın