Ergenekon yurdun adı değil,
dünyanın en absürt polis romanının adıymış.
Romanın kapsamlılığı
sadece kitabın hacmiyle
sayfa sayısıyla ilgili değil.
Roman aynı zamanda
en karmaşık hikâyeleri
ve inanılmaz sayıda kahramanlarıyla da kapsamlı.
Roman bilinen bir kişi tarafından yazılmış değil.
Anonim,
bu anlamda romandan çok
destana benziyor
ama derleyenler belli.
Bu yüzden biz hikâyeyi
polisiye roman kategorisinde değerlendiriyoruz
Bu kadar karmaşık hikâye
ve bu kadar çok kahramanın olduğu romanın kurgusunun
çok basit bir fıkranın üzerine oturtulmuş olması
romanı daha anlaşılır yapıyor.
Romanın üzerine oturtulduğu fıkra
daha doğrusu romanın kurgusu şöyle:
Günün birinde bir kasabada üç kişilik bir uçak düşer.
Olaydan sonra medya kazayı şu anonsla verir.
Sayın dinleyiciler kasabamızda üç kişilik bir uçak
bilinmeyen sebeplerle düşmüştür.
Olayın gerçekleştiği alanda yapılan incelemelerde
yirmi cesede rastlanılmış olup,
ceset sayısının artmasından korkulmaktadır.
Kurgu bu.
Üç kişilik uçak düşüyor
yirmi ceset çıkarılıyor
ve ceset sayısının artmasından korkuluyor.
Ve ne ilginç ceset sayısı artıyor.
Sebep?
Basit çünkü uçak mezarlığın üzerine düşmüş
ve kazılan her yerden ceset çıkmaktadır.
Haliyle olayın konusu
ne uçaktaki cesetler
cesetlerin sayısı
yada cesetlerin birbirleriyle olan ilişkisi değil
cesetlerin birbiriyle bağlantıları ne
belli değil,
İşin ilginç yanı ceset sayısı arttıkça
konu daha çekici hale geliyor
ama kazanın esas maktullerine ulaşmak zorlaşıyor,
önemsizleşiyor.
Dünyanın bu en kapsamlı polis romanının
derlenme sebebi ne bilinmiyor.
Bilinen tek şey
gerçek bir “ipteki cambaz” hikâyesi olduğudur.
Herkes ipteki cambazla meşgul oluyor.
Meşgul edenler ne yapıyor bilmem!
Tarih herhalde bize zamanla bir şey söyler.
Dinleyen olursa tabi