Wikileaks olayı
insanlık tarihinde büyük bir inkılâp gerçekleştirdi.
Wikileaks ten önce siyasette
iç ve ya diş siyaset fark etmez
iki boyut vardı
1-ikili görüşme ve anlaşmalar
2- kamuoyuna duyuru ve açıklamalar
Kamuoyuna yapılan açıklamalar
daha çok iç kamuoyuna
aydınlatma değil
destek sağlama puan kazanma amaçlıdır.
İkili görüşmeler ise
devlet politikası oluşturma
uluslar arası ilişkileri düzenleme amaçlıdır.
İkili görüşmeler
ya devlet sırrıdır ki
bu kavram çerçevesine girin
her konunun bir açıklanmama süresi vardır.
Otuz yıl elli yıl yüz yıl.
Yâda iç politika ile ilgili ise
“benimle mezara gider” kalıbı kullanılır
Wikileaks öncesi tarih
bu gizlilik perdesi arkasına sığınılarak
yapıldı ve yazıldı.
Bu yüzden olsa gerek
bu dönemlerle ilgili pek çok
“yalan söyleyen tarih utansın”
kitabı yazıldı
Wikileaks bu düşünceyi
kökten yıkma eylemidir
Çünkü Wikileaks çiler diyor ki
“devlet sırrı diye bir şey yoktur”
“Varsa o kötülüktür” ve
“dünyadaki bütün kötülüklerinde sebebi budur.”
“Kötülüklerden kurtulmanın yolu
şeffaflık, bilgiyi toplumla paylaşmaktır.”
Artık devlet sırrı,
devletin “âli menfaatleri”,
“halk bundan anlamaz”
söylemleri yoktur
olmamalıdır.
Artık ikili görüşmelerde “tavşan”
kamuoyu önünde “aslan” kesilmek yoktur.
İçinde bulunduğumuz çağ
tam anlamıyla Mevlana’nın söyleminin
geçerli olduğu çağdır.
“Ya olduğun gibi görün
ya göründüğün gibi ol”
Wikileaks ten sonra ilke budur
en azından gidiş bu yöndedir