bir ilke imza attık
aslında kaosa kapı açtık
demekte mümkün
halk diye,halk diye, halk diye
halkın geleceğini berbat edecek
bir gelişmeyi yaşadık
tarih
on ağustos iki bin on dört
günlerden Pazar
halk sandığa koştu
parlamenter sistemde ki
sembolik bir mevki’e
doğrudan seçim marifeti ile bir adayı
kontrol edemeyeceği bir güçle donatarak
cumhurbaşkanı seçti
lakin sahip olunan makam
bu gücün kullanılmasına uygun değil
halk tarafından
seçilen başkan
meclis tarafından seçilen
cumhurbaşkanına göre
düzenlenmiş kurallarla hizmet edecek
“halk tarafından seçilen iki makam
-başbakan ve cumhurbaşkanı-
başbakana göre düzenlenmiş
bir alanda güç gösterisi yapacak
çıngar çıkmaması eşyanın tabiatına ters
bu ahval ve şerait içinde;
1-iktidar;
demokrasiyi rakamlardan
ibaret saydığı ve alması gereken oyu
almayı başardığı için
tam bir “van minüt” sarhoşluğu içinde
2-muhalefet
muhalefet o kadar uzun bir süredir
muhalefet’te ve o kadar çok seçim kaybetti ki
sanırım demokrasilerin bir de “iktidar”
kavramına sahip olduğunu
partilerinde iktidar olmak gibi
bir niyetlerinin olması gerektiğini
unutmuş görünüyor
yada
demokraside esas olanın “muhalefet” olduğuna
kendini o kadar inandırmış ki
iktidar olmak için
hiçbir gayretin peşine düşmüyor
3- halk
yüzde yirmi beşi “oyunda oynaşta”
yüzde elli ikisi
tanımlayamadığı bir başarının sevincini yaşıyor
yüzde otuz sekizi
“omuz omuza olsak ta olmuyor” tedirginliğinde
yüzde dokuzu
ülke siyasetinde
kendine yer açma konusunda
“ramak kaldı” heyecanında
rakamları topladığımızda yüzde yüzü
geçiyor ama önemli değil
“rakamsal demokraside “ tek önemli rakam
kazanan partinin yada adayın
aldığı oy oranını gösteren rakamdır
gerisi teferruat
bu tablonun tek kazananı
olgunlaşan ülke demokrasisidir
demokrasimiz artık
metal yorgunluğu yaşayan başbakanları
darağacına çekerek değil
Çankaya’ya çıkararak pasifize ediyor