2009 miladi tarihte yaşadıklarımızın iki boyutu var
Bir
batı kendini kendi medeniyet anlayışı doğrultusunda yeniliyor.
İki
Türkiye bu yenilenmede bir tez ortaya koyan değil
yeni yapılanmaya iyice kapılanan bir durumda.
Batı uygarlığı
ABD nin önderliğinde yeniden yapılanmasını
kendini güvenceye alarak sürdürme eğiliminde,
kendini güvenceye alma politikasının temelini de
enerji kaynaklarını kontrol etmek üzerine kurmuştur.
İkinci dünya savaşından sonra
enerji kaynaklarını,
enerji coğrafyasını karıştırarak elde eden zihniyet,
yeni dönemdeki politikasını
enerji coğrafyasını
yerel aktörleri
kendi yana çekerek etkileyerek yapmaya çalışmaktadır.
ABD nin bu politikası sonucu
NATO içindeki eski yapılanma Ergenekon adı altında tasfiye ediliyor.
Aynı şekilde İsrail güçsüzleştirilerek
ve fakat onun yerine yeni güç odakları oluşturularak
yeni politika oluşturulmaya çalışılıyor.
NATO içindeki eski ABD nin politikalarının savunucuları
Gladyo, Ergenekon vs ile temizleniyor.
Yeni uç beylikleri veya derin devlet organizasyonları oluşturuluyor.
Enerji coğrafyası da yeni politikalar gereği İsrail in yerine
yeni piyonlar bulunuyor konuluyor.
bu barıştırarak güçsüzleştirme politikasıdır.
Barıştırarak güçsüzleştirme politikası
israil in yerine Kürtlerin konulması
ve bölgede sorun olan konuların
bir şekilde çözülmesi sürecini içermektedir.
Bölgedeki sorunların çözülmesi süreci
kalıcı ve bölge halklarını tatmin edici bir çözüm değildir.
Kısmi dir.
Ve devletler arasında lale devri yaşanırken,
devletin halkıyla çatışmasına yol açacak bir ortam yaratılmaktadır
Bu yeni politikanın takipçiliğini
şu ana kadar Kürtler yapmış
ve Türkiye
Kürtlerle iyi geçindikleri oranda
batının desteğine sahip olmuşlardır.
Bir süre sonra Türklerle Kürtler arasında bir dönüşüm
veya bir dövüşün çıkması muhtemeldir..
Bu politika Türklerde Kürtlerde hayır getirmez.
Hayır varsa batı medeniyetinin lehinedir.
Ve maalesef bu günkü hükümetin tavrı
yeni bir uygarlık teklifi yerine
batının politikalarını devam ettirerek
Türkiye’ye bir yüzyıl daha kaybettirilmek üzere olan bir tavırdır.
Bir laf var denir ki
“her yüzyıl kendi medeniyetini beraber getirir.”
Önümüzde böyle bir imkan varken
bizim başka bir medeniyetin kuyruğuna takılmamız
hayra alamet değil.