Gezi olayları yepyenidir. Lakin anlaşılmaz ve hele öngörülmez hiç değildir. Anlaşıla bilir dir. Yirmi birinci yüzyıl, “insan yüzyılıdır.” İnsan çağıdır. Dünyadaki bütün gelişmelerin merkezine insanın konulduğu çağdır. İnsan ile özgürlük arasında ise ayrılmaz, yadsınmaz, inkar edilemez bir bağ vardır. Yirmi birinci yüzyıl aydını; insan, özgürlük ve zorbalık arasındaki ilişkiyi “kör nokta” adlı kitapta şöyle özetliyor “Tarihçiler yirmi birinci yüzyılı değerlendirirken karşılarına çıkacak şeylerden biri özgürlük ve zorbalığın savaş meydanındaki neredeyse her karşılaşmasında özgürlüğün galip geldiğidir” Gezi eylemi tamda budur….
söz konusu “biyolojik” evlatların olunca aslan kesilir “adaleti” bertaraf “emniyeti” tarumar eder iktidar olduğunu muktedir olduğunu “yedi düvele” ilan eder evladına toz kondurmazken… “sosyolojik” evlatların söz konusu olduğunda -anaları esas almayan “analar ağlamasın” politikan anaların evlatlarına kavuşmak için eylem yaptığı “analar yalvarmasın” noktasına geldiğinde- sen muhalefetmişsin gibi iktidarmışsın da muktedir değilmişsin gibi konuyu görmez görmek zorunda kaldığın da, da çözümü şu veya bu partiden beklersen “biyolojik” evlatlarının sorunlarına gösterdiğin duyarlılığı “sosyolojik” evlatlarının sorunlarına göstermezsen “sosyolojik” evlatların da…
Demokrasi; tedbir veya tekbir Siyasetiyle yürütülen bir rejimidir. “Tedbir” siyasetinde; İnsanları, sorunlarını çözeceğinize inandırır, Sizin dışınızdaki bütün seslere kulak verir Sorunlarla boğuşmaz onları çözersiniz. Lakin demokrasilerde “tekbir” siyaseti de uygulayabilirsiniz. İnsanları sorunlarını çözeceğinize inandırır, Sizin dışınızdaki bütün sesleri susturur Sorunları çözmez, onlarla boğuşursununuz. “Tedbir” siyaseti Demokrasinin “muhalefet kültürü” olduğuna inanır, Demokrasinin rakamlardan ibaret olmadığını bilir Ve sandıktan çıkmayı bu şekilde anlar. “Tekbir” siyaseti Demokrasi dâhil her şeyi “rakamdan” ibaret görür, Muhalefeti, muhalefetin varlığına inandığı için değil, Kendini meşrulaştıracak bir araç,…
2013 askeri şurasının özeti; teamüllerin değil, siyasetin dediğinin olduğu şeklinde yapılabilir. Türk dil kurumu kelimeyi Bir yerde öteden beri olagelen davranış. Şeklinde açıklıyor. O halde sonucu şu şekilde anlamak mümkün. Askeri şura, öteden beri gelen uygulamaların dışında günlük siyasetin ihtiyaçları doğrultusunda bir sonuç ortaya koymuştur. Bu bizde ilk defamı oluyor? Yüzyıllık yakın tarihimize baktığımızda sürecin birkaç kez tekrar ettiğini, her defasında da toplumun felaketlere maruz kaldığını görüyoruz. İlk teamülü yok sayma siyaseti hâkim kılma…
“2002 yılında taşeron işçi sayısı 387 bin iken 2011 yılında bu sayı 1 milyon 611 bine yükselmiştir” TAŞERONİZM (Soma faciası üzerine) “Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul” Anlayışının görünür zararlarını Fakirliği yaygınlaştırarak Ve insanları fakirlikte eşitleyerek en az para en az güvenlik azami kar ilkesini hakim kılan, bunu yaparken sendikaları bağlayıp sermayeyi alabildiğine serbest bırakan bu yüzden sık, sık meydana gelen kazalardaki can kayıplarını “tane” leştirerek vahşetin vahametini “Allahın takdiri” “Takdiri ilahi” Veya “Allah devlete millete zeval vermesin” Söylemleriyle…