Ay: Şubat 2015
Milat düşmek lazımdır ki, Wikileaks in ABD dışişleri kriptolarını yayınladığı kasım ayının sonu, aynı zamanda 3. Küresel savaşında başlangıç tarihidir. Bu kanaate ulaşmamın sebebi gelişmeler ve bir kâhinin kehaneti. Önce kehaneti yazayım. Görme engelli Bulgar kâhin baba Vanga (Vanga nine), Kasım 2010′da 3. Dünya savaşı başlayacak. 2014′te sona erecek savaşta nükleer ve kimyasal silahlar kullanılacak.”diyor Kehanet bu ya savaş 2010 Kasım sonunda başladı. Lakin olay nükleer ve kimyasal savaş noktasına gelir mi yoksa siber savaş olarak başlayan savaş aynı…
(uzun bir yazı.Uzun süren bir olayı kısa yazamazdım.) “Size, sevgili Türk arkadaşlarımıza diyoruz ki; bize yapacağınız en büyük iyilik bu ayaklanmanızın sizi bizim olduğumuzdan daha farklı bir yere götürdüğünü kanıtlamanızdır yani bugün bizim maddi ve entelektüel anlamda çürüyen yaşlı, hasta ülkelerimizin imkânsız kalacağı bir durum yaratmaktır.” Fransız Marksist düşünür Alain Badiou ‘nun Gezi Parkı direnişiyle ilgili bunları söylüyor. Gezi olayları psikolojik olarak tahrik kar, sosyolojik olarak anlaşılmaz, ekonomik olarak tedirgin edici, insani olarak ümit verici, siyasi olarak “Nereye gidiyor uz”cu…
Gezi olayları yepyenidir. Lakin anlaşılmaz ve hele öngörülmez hiç değildir. Anlaşıla bilir dir. Yirmi birinci yüzyıl, “insan yüzyılıdır.” İnsan çağıdır. Dünyadaki bütün gelişmelerin merkezine insanın konulduğu çağdır. İnsan ile özgürlük arasında ise ayrılmaz, yadsınmaz, inkar edilemez bir bağ vardır. Yirmi birinci yüzyıl aydını; insan, özgürlük ve zorbalık arasındaki ilişkiyi “kör nokta” adlı kitapta şöyle özetliyor “Tarihçiler yirmi birinci yüzyılı değerlendirirken karşılarına çıkacak şeylerden biri özgürlük ve zorbalığın savaş meydanındaki neredeyse her karşılaşmasında özgürlüğün galip geldiğidir” Gezi eylemi tamda budur….
söz konusu “biyolojik” evlatların olunca aslan kesilir “adaleti” bertaraf “emniyeti” tarumar eder iktidar olduğunu muktedir olduğunu “yedi düvele” ilan eder evladına toz kondurmazken… “sosyolojik” evlatların söz konusu olduğunda -anaları esas almayan “analar ağlamasın” politikan anaların evlatlarına kavuşmak için eylem yaptığı “analar yalvarmasın” noktasına geldiğinde- sen muhalefetmişsin gibi iktidarmışsın da muktedir değilmişsin gibi konuyu görmez görmek zorunda kaldığın da, da çözümü şu veya bu partiden beklersen “biyolojik” evlatlarının sorunlarına gösterdiğin duyarlılığı “sosyolojik” evlatlarının sorunlarına göstermezsen “sosyolojik” evlatların da…
Demokrasi; tedbir veya tekbir Siyasetiyle yürütülen bir rejimidir. “Tedbir” siyasetinde; İnsanları, sorunlarını çözeceğinize inandırır, Sizin dışınızdaki bütün seslere kulak verir Sorunlarla boğuşmaz onları çözersiniz. Lakin demokrasilerde “tekbir” siyaseti de uygulayabilirsiniz. İnsanları sorunlarını çözeceğinize inandırır, Sizin dışınızdaki bütün sesleri susturur Sorunları çözmez, onlarla boğuşursununuz. “Tedbir” siyaseti Demokrasinin “muhalefet kültürü” olduğuna inanır, Demokrasinin rakamlardan ibaret olmadığını bilir Ve sandıktan çıkmayı bu şekilde anlar. “Tekbir” siyaseti Demokrasi dâhil her şeyi “rakamdan” ibaret görür, Muhalefeti, muhalefetin varlığına inandığı için değil, Kendini meşrulaştıracak bir araç,…