Kategori: TARİH DÜKKANI
TARİH HARİÇ HER ŞEY
1473 yılının bir Agustus ayında II. Mehmet-Fatih- payitahtı bırakıp Doğuda Otlukbelide Sağına ve soluna şehzadelerini alıp Uzun Hasanın karşısına dikildiğinde Ülkenin refahı tebaanın selameti için “Evlatlarımızı da kendimizi de feda etmeye hazırız” Demesinin bir anlamı olabilirdi Demedi O zaten tam kadro sahadaydı Eylem vardı söylemin bir anlamı yoktu Biliniyordu ki Lafla peynir gemisi bile yürümüyordu Ayinesi işti kişinin lafa bakılmıyordu Ama 2015 yılının gene bir Agustus ayında Başkomutan,Baş vezir Payitahtta iken Her dem ortalıkta dolaşan” şehzadeler” Zinhar ortada görünmezken Gene…
Atalarım iki şeydi Bir kahramandılar: Yani “zaman hamallarıydılar” Mensubu bulunduğu toplumları Bir çağdan alıp bir çağa taşıma Güçleri vardı. İki liderdiler Lider; Yani “emir” verici değil “İlham” vericiydiler. O atalarımın “yeni şu” Olma saplantıları yoktu. Onlar “eskinin yenisi” olmaktansa “Yarının yenisi” olmayı hedef edindiler. Kimisi “Roma’ya diz” çöktürdü, Kimisi kimliğini “taşlara” kazıdı. Kimisi “yerleşik” hayata geçti, Kimisi yeni bir “dini” seçti. Kimisi yeni bir “coğrafyayı vatan” yaptı Kimisi alınmaz denilen “şehirleri “aldı Kimisi “yedi düvele” kafa tuttu. Ama hiç biri…
Darbenin hikayesi “Siyasetin vesayetten kurtulması adına ciddi bir adım daha atılırken, akla ordunun siyasete bulaşmasının ne büyük tahribatlara sebebiyet verdiğini araştırmanın gelmesi kaçınılmaz. Özellikle de İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin 1908′den 1918′e doğru giderken her geçen yıl biraz daha katmerleşen entrikalarının sonraki dönemin siyasi yapılanması üzerinde olumsuz bir etki bıraktığı muhakkak. Dolayısıyla biz bugün yalnız 27 Mayıs’tan gelen askerî darbe geleneğinden değil, belki yüz yıllık bir askerî vesayetin tahribatından da sıyrılmaya uğraşıyoruz.” Mustafa Armağan Yüzyıllık vesayetten kurtulurken bir…
Yüzyıl önce atalarım “tek dişi kalmış canavar”a karşı savaş veriyor, İslam alemi bu savaşa karınca kararınca katkı için yardım toplayıp bize gönderiyor, destek veriyordu. Yüz yıl sonra o milletin torunları “tek dişi kalmış canavarın ” İslam” coğrafyasını kan revan içinde bırakan projesine destek verirken vicdanını rahatlatmak için yardım kampanyası düzenliyor. Rabbim: Eller yardım için cebe inerken, acaba akıllar başa ve eller de vicdana dokunacak mı?
Balkan savaşı arifesinde Sofya elçiliğinden hariciye nazırı olan Asım Bey, 15 Temmuzda, Meclis-i Mebus an’da; “Balkanlardan imanım kadar eminim”! Tarihi cümlesini ihtiva eden bir nutuk söyleyerek, harp ihtimalinin bulunmadığını iddia etmişti. Bu konuşmadan 68 gün sonra 8 Ekim 1912de Karadağ Prensliği, Osmanlı Devletine savaş açtı. Onu 18 Ekimde Bulgaristan ve Sırbistan, birkaç gün sonra da Yunanistan takip etti. Aradan 98 yıl geçti ve ülkenin milli güvenlik kurulu toplanıp ülkedeki gelişmeler üzerine “Tek dil Tek bayrak Tek millet” açıklaması yaptı…