Yazar: Mehmet ÇEVİK
Koronadan sonra hiçbir şey Aynı olmayacak ya Bu hiçbir şeyin içinde Beslenme de var Hani tarihi süreç Toplayıcılıktan avcılığa Tarımdan endüstriye Hamdan işlenmişliğe geçti ya Şimdi de Çiftlik tarım ve hayvancılığından Fabrika tarım ve hayvancılığına geçecek Öyle görünüyor İnsan denilen canlı Mademki yediklerinden ibarettir O halde yeni nesiller Bu yeni beslenme biçimi Hakkında bilgilendirilmelidir Okullarda bu amaçla “Beslenme ve sofra adabı” Dersleri konulmalı Ve insanlar Yemek yapmak için değil Ne yediklerini ve Nasıl yiyeceklerini Öğrenmek için zaman ayırmalıdır…
Kudüs kutsal kent Kutsallığı İlahi dinler denilen dinlerin Kutsallarına sahiplik yapması Onları bir arada tutmasından geliyor Tutmasından dememe bakmayın Hakikatte tutmuyor, tutamıyor O yüzden “sorun kaynağı” görünümünde Tutabilse sulh ve sükûn gelecek Belki dünya cennete dönecek Ama olmuyor, olamıyor Belki olması için Kudüs’ün minyatürü olan şehirlerin Öncelikli olarak sulh ve sükûn telkin eden Yerler haline getirilmesi gerekiyor Balkanların Kudüs’ü Selanik’in Anadolu’nun Kudüs’ü olan Antakya’nın
Biat ve sadakat Bir kültür ve bilimi koruma Mantığı içinde düşünülebilir Kültür insanı ya da bilim insanı birine Bağlanarak ve sadakat göstererek Çalışmalarını sürdürebilir Nihayetinde biat ve sadakate bağlı ilişki Çıkar, minnet ve yükümlülük gerektirir Himaye eden karşılığında bunları bekler Himaye edilende bunların karşılığında Rahat çalışma ve hayatını sürdürme İmkânına kavuşur Lakin bu mantık devlet yönetiminde olmaz Devlet yönetiminde Biat sadakat yerine Liyakat ve ehliyet geçerlidir
Hani beylik bir laf vardı Her yüz yıl kendi medeniyetini beraber getirir diye Şimdi öğreniyoruz ki 12.yüz yıldan bu yana her yüz yıl Kendi salgınını da beraber getiriyormuş Sanki iki cümleyi bir arada düşününce şöyle bir fasit daire ortaya çıkıyor Salgınlar mı toplumları değiştiriyor Değişimler mi salgınları doğuruyor Bu kısır döngü içinde dolanıp durmak mümkün Bu bir tercih Unutmamak lazım gelinen şeyde şu Tercihler gelecekleri etkiler O halde Yeni yüz yılın ilk çeyreğinde Yaşadığımız pandemi sebebiyle Olacakları olması gerekenleri konuşmamız…
Şu kadar yıldır AK partiye oy vermedim O da bana salgın sebebiyle dağıttığı Maske vermedi Ödeştik Lakin haleleşmedik Çünkü: Ben anayasanın 67. maddesine Bana tanımış olduğu seçme hakkımı Muktedirden değil muhaliften yana kullandım Anayasal hakkımı kullandım Oysa muktedirler bana Pandemi sırasında Amerikalılara bile verdiği maskeyi vermeyerek Anayasal görevini yerine getirmedi Şöyle ki; Anayasa, Madde 17: “Herkes yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma Ve geliştirme hakkına sahiptir. Yaşama hakkı, bütün hakların temelidir. Savaş, sıkıyönetim ve olağanüstü Hallerde dahi durdurulamaz, Yok edilemez.” Demesine ve…