Yazar: Mehmet ÇEVİK

NEREYE GİTTİ BU ENTELLEKTÜELLER

Frank Furedi soruyor Nereye gitti bu entelektüeller? Sorduğu, entelektüellerin Yer ve mekân olarak Bir yerlere gitmesi değil Sıradanlaşması, Bayağılaşması İtibar kaybetmesidir. Sorumluluğunun İşlevinin, değişmesidir Furedi kitabında bu duruma “Zihinsel bayağılaşma” diyor Cemil Meriç’te aynı hali “Mustağriplik” olarak tanımlıyordu Yazara göre “Zihinsel bayağılaşma” Çağımızda entelektüel ortamda görülen İki gelişmenin ortak adıdır 1-Entelektüelin sıradanlaşması sonucu Ortaya çıkan itibar kaybı: Bilginin haddinden çok Ve kolay ulaşılır olması Herkesin her şeyi bilmesini! Ya da Google’dan başka birine İhtiyaç duymadan bilinen her şeyi Bilebilme ihtimalini…

Okumaya devam et NEREYE GİTTİ BU ENTELLEKTÜELLER

DİL VE DİN ÜZERİNE -2

Uyuyamadım Sabah dört buçukta ayaktaydım Ülkemin minarelerinden Güzel sesler gelmeye başladı Gerçi ne dedikleri anlaşılmıyordu   İki sebepten dolayı Birinci sebep; Hoparlör sisteminin bozukluğu Yirmi birinci yüz yılda ülkemin Anlaşılır bir hoparlör sistemi İcat etme ihtiyacı olduğunu anladım İkinci sebep ise Okunan şeyin dili Bin yıldan beri bu ülkede yaşayan ben Kendi camimin minarelerinden Okunan şeyi anlayamıyorum Ama dün ülkeme gelen Suriyeli anlıyor Ben anlayamıyorum Bu vatan kimin?   Rabbimin Arap toplumuna Anlaşılsın diye Arapça indirdiği dini Bir zihniyet bana,…

Okumaya devam et DİL VE DİN ÜZERİNE -2

ANADOLU…TÜRKİYE..TÜRK DEVLETİ

“1920’de “Türkiye” diye bir devlet yokmuş, Osmanlı Devleti asla Türkiye değilmiş, hattâ pek Türk bile sayılmazmış, “Türkiye” 29 Ekim 1923’te kurulmuşmuş ve dolayısı ile 1923 öncesinden bahsederken “Türkiye” ibaresini kullanmak memlekete, kurucularına ve Cumhuriyet’e hakaretmiş!” Bardakçı yazısında böyle konuşanların olduğunu söyleyip ekliyor “Bu topraklara 1923’ten değil, 1085’ten buyana “Türkiye” denir Şu kadar binyıllık tarih Şu kadar farklı coğrafya Şu kadar radikal kültürel değişim Ve şu kadar farklı alfabeyle yazılmış tarih Bu fotoğraftan çıkan sonucu Kitap okuma alışkanlığı olmayan Masal ve…

Okumaya devam et ANADOLU…TÜRKİYE..TÜRK DEVLETİ

EN KADİM KURUM:AİLE

En kadım ve müesses kurum olan aile Şu dört ilişki biçiminin biri üzerine oturtulur 1-Tabii ilişkiler 2-Seviyeli birliktelikler 3-Resmi ilişkiler 4-Fecaat ilişkiler En sondan ilişkilere bakacak olur isek Fecaat ilişkiler üzerine kurulan ailenin Toplumsal zemini muktedir olma, Tahakküm etme düşüncesidir Bu tür evliliklerde taraflardan birinin Ki cinsiyeti hiç önemli değildir Evlenip beraber yaşama değil, Evlenip karşısındaki üzerinden Rahat yaşama isteği vardır Bu tür evlilikler kendini kabul ettirme Mücadelesi ile başlar önemli olmayan bir süre sonunda Taraflardan biri hâkimiyetini kurar Ve…

Okumaya devam et EN KADİM KURUM:AİLE

BİR ADAM YARATMAK

Adam Ateşin bulunmasından Hemen sonra Tekerleğin ise bulunmasına Ramak kalmışken iktidar oldu Bulunması gereken Bulunması muhtemel Her bir şeyi o buldu Ben devletim Devlet benim dedi Oysa her şeyi bulan adam İnsan parantezinde Hak hukuk ve adaleti Bulamamıştı Aramamıştı Merak etmemişti Oysa yola İki kavramı, -Adalet ve kalkınma- Diline dolayarak çıkmıştı Kalkınmayı Toplumsallıktan Kişiselliğe çevirince Adalete ihtiyaç duymamıştı Artık devlet kendisiydi Kendisi devletti Oysa unuttuğu Mülkün temelinin Servet değil Adalet olduğuydu Adaleti olmayan mülkte Sahibine yüktü O yükün altında Kendini…

Okumaya devam et BİR ADAM YARATMAK