Yazar: Mehmet ÇEVİK
Öğrenmenin yaşı zamanı yokmuş öğrendim Ben okulun bir han öğretmenin hancı Öğrencininde yolcu olduğunu sanıyordum Osman ötkende 23 yıl görev yapmam beni böyle düşünmeye sevketmiş olmalı Bakanlıkuyardı Dedi ki Evet okul bir handır Lakin hancı olan öğrenci Yolcu olan öğretmendir Öyleymiş Ben bu gün bu saate kadar Osman ötken Anadolu lisesi öğretmeni iken Pazartesinden itibaren Atatürk mesleki ve teknik lisesi öğretmeni olarak Görev yapıyor olacağım Ama bu okulun öğrencileri olarak siz Hayatınızın her aşamasında Osman ötkenli olarak kalacak Bu etiketi…
29 yıllık öğretmenlik ve 13 yıllık müdür yardımcılığı sonucu ulaştığım atama puanı aynı statüde bir okulu atanmama yetmedi. İkinci tura kaldım. Bu turda dört durum söz konusu 1-Ya statüm dışında bir okulu atanacağım. 2-Ya kurulu düzenime rağmen merkezin dışında bir okula atanacağım. 3-Ya müdür yardımcılığından ayrılacağım 4-Ya da emekli olacağım. Yani zor bir sürecin başındayım. Artık öğretmenliğin bir peygamber mesleği olduğuna inanıyorum. Doğuda öğretmenlerin yaşadıkları ile Türkiye genelinde okul yöneticilerinin yaşadığı, karşılaştığı durumlar bana bunu düşündürüyor Yoksa düşünmemeli miyim? Ve karıncalarında…
aziz devletimin 21.yüzyılda personel istihdamının verimlilik ve bilgi üretimi yerine gene atalarımın çok eskilerde yaptığı gibi nüfüs sirkülasyonu ve bilgi nakli metodunu tercik etmesi sebebiyle 23 yıldır çeşitli kademelerinde çalıştığım okulumdan ayrılıyorum nereye gidersem gideyim kimlerle mesai yaparsam yapayım kendimi hep eksik hissedeceğim çünkü bir yarım hep “Osman Ötken” de kalacak
Duyduğumda çok ilgincime gitmişti anne. İlgincime giden şuydu. Adam diyordu ki insanoğlunun ömrü namazsız bir ezanla, ezansız bir namaz arasındaki mesafedir. Namazı olmayan ezan ne ola ki anne, niye ola ki, hele ezanı olmayan namaz nasıl ola ki. Ezan; namaza çağrıysa bu ezana icabet edilmemesinin sebebi ne ola ki. Namaz ruhsal ve bedensel temizlenme değil mi anne. Kulun rabbine yaklaşması değil mi ? Öyleyse ve yaklaşma, yakınlaşma bir çağrının sonucuysa ki öyle bu çağrısız icabet tam da…
Eğitim alanını Kadrolaşma Ve öğrenci velilerini Memnun etme Şeklinde algılayan Ve bu yüzden On yıldır Eğitimde Rastgele ve gelişi güzel İşler yaparak Kadrolaşmayı da Personel hareketlerini bir dershanenin uygulamalarına benzeterek gerçekleştireceğini düşünen zihniyet, bir adım sonra sözleşmeli “üst düzey yönetici yasası” gereğince sanırım bunu gerçekleştirecek ve nihayetinde bakanlığı birilerine devredecek. Neo Osmanlılar sanırım Osmanlı devletinin kırk çadırlık Kayılar tarafından kurulduğu hikâyesini yanlış algılıyor. Ve bu yüzden milli eğitimi de bir dershane mantığının kurtaracağını düşünüyor. Osmanlıyı Kayı boyunun…